21 Şubat 2011 Pazartesi

Biskoletteeeee

Ahahah facebook uçtu iyice ?
Hani biz bayanların tam destek verdiği "artık reklamlarda erkek vucudu sömürülsün" "yaşasın meta oldular" dedirten reklam yok mu:p
Blogmania ve Crazywomen yazmıştı bu eğlenceli reklamla ilgili,obje olmalarına onay verdik topluca:p
Zaten tüm erkekler kendilerini istisnasız bu yakışıklılar gibi hissettiğinden hiç şikayetçi olacaklarını da sanmam:D
Bizkolata reklamı:p izlemeynler için tıkırdatın*
Neyse profillerden birine bakınırken bakın ne vardı kenardan bana bakan:
Ooo bu ciddi olamaz dedim ama tıkladım bi(kediyi merak öldürürmüş) belki de gelirler alla alla ahahayt:D



Yetmedi mi dumur olmanıza?Burdan buyrun:
Benim şaşırdığım N**tellanın bile bunca sayfası yokken bu sayfaların açılış ve bunca hayran sebebi nedir?? Hmm,sizce?

18 Şubat 2011 Cuma

Tesadüfün bu kadarı...

Hep bazı tesadüflerin boş yere olmadığını,bunun mutlaka kainatın içinde bir düzeni sebebi olduğuna inanırım. Nasıl diyeyim,hani sebepsiz kuş uçmazmış der ya eskiler..

Twitter kullanmam sadece burdaki yazılarımla bağladım o işe yarıyo birkaç ta izlediğim var gece bakıp kaparım hepsi o. Ama bugün açtım ,henüz sayfa önümde açıkken bir an gücümü tüketen bişeyler oldu ve yazdım bi satır:


Hemen bir üzerine gelen twitte dikkat edin..bu nasıl bir ilahi tesadüf?

12 Şubat 2011 Cumartesi

Bak yine mutsuz senin her bakışın, gel beni dinle benim yavru kuşum:))

Size nefiss bir haftasonu postu geliyor:p
Öyle bir geçer zamanki de Mete ve Necati çekişmesi muhteşem 2 şarkıyla karşı karşıya gelmeleriyle devam etti malum,dizi izlememek için dirensem de annecikim çok seviyo ben de onu sürekli yalnız bırakamam dimi^^

Neyse en keyifli yanı yarışmada çaldıkları şarkılardı yerimde duramadım mest oldum:)
Sonra tabii izlemek istedim yeniden,ben şahsen çocuk şarkısına benzeyen Necatinin şarkısına da bayıldımmm işte HELVACI ve Mete nin İYİ DÜŞÜN TAŞIN ı,gerçekten o dönem var olan yeni yetmelerden bir grup söylemiş Mavi Işıklar,hem de 1964 te,
sonra da onların versiyonunu izleyin ama mutlaka izleyin ve dans edin hatta..Dönem,gençler klibi de aynı harika bişey bu:)



VE ZAMAN TÜNELİNE UÇUYORUZ ŞİMDİ GÖZÜNÜZÜ AYIRMADAN İZLEYİN AMA LÜTFEN:


VE BUNUN KLIBI YOK SADECE ŞARKISI VAR:


"faydası yoktur gözlerdeki yaşın,
gitmeden evvel iyi düşün taşın.
mutluluğu bulacağım diyorsun amma,
ne zaman? ne zaman?

bak yine mutsuz senin her bakışın,
gel beni dinle benim yavru kuşum:)

unutulsa bile aşklar
unutulmaz hiç,anılar..anılar.!

bütün yollar kapalı,
hiç ışık yok uzaklarda,
neden terk etmek istersin,
neden durmuyor zaman..."

Özgürlük ve Sevgi Üzerine


Özgürlük bir tepki değildir, özgürlük bir seçim değildir.
Seçebildiği için özgür olduğunu düşünmek sadece iddiadır.
Özgürlük, içinde ceza korkusu ve ödül beklentisi olmayan yönsüz saf bir gözlem halidir.
Özgürlük, insan gelişiminin sonunda değil varoluşunun ilk adımında yatar.
Gözlem halindeyken kişi özgür olmadığını görmeye başlar.
Özgürlük, bizim günlük varoluşumuzu ve aktivitelerimizi yaşarken seçmesiz farkındalığımızda bulunur.

Düşünce zamandır. Düşünce deneyim ve bilgiden doğar geçmişten ve zamandan koparılamaz.
Zaman insanın psikolojik düşmanıdır.
Eylemlerimiz bilgi ve zaman üzerine kurulu olduğu için insan zamanın kölesidir.
Düşünce sürekli sınırlıdır bu nedenle biz çatışma ve mücadele içinde yaşarız.
Psikolojik evrim yoktur.
İnsan kendi düşüncelerinin farkında olduğu zaman görecektir ki düşünen ve düşünce şeklinde bir bölünme vardır. Gözlemleyen ve gözlemlediği, deneyimleyen ve deneyimlediği.
Sonunda bunun bir ilüzyondan ibaret olduğunu keşfedecektir.
Sonra sadece saf bir gözlem kalacaktır, geçmişin ve zamanın gölgesini içermeyen bir kavrayış.
Bu zamansız kavrayış zihine derin, köklü bir mutasyon getirir.
Bütünsel , toptan olumsuzlama asıl, en olumlu harekettir.
Psikolojik açıdan düşüncenin getirdiği herşey toptan olumsuzlandığında, yalnız ondan sonra orada aşk vardır, aynı zamanda merhamet ve zeka olan. "

"Sevgili ile ne demek istediğimi soruyorlar.
Açıklayayım, siz istediğiniz gibi anlayın.
Benim için O Krishna, Kuthumi, Maitreya, Buda--bunların hepsi, ama hepsinin biçiminin ötesinde.
Ne ad verdiğiniz ne fark eder ki?...
Benim Sevgilim gökler, çiçekler, her bir insan.
Ben Sevgilimle birleştim ...
ve siz Onu her bir hayvanda, her bitkide, acı çeken her insanda göremedikçe anlayamayacaksınız."


Krishnamurti |

8 Şubat 2011 Salı

Yaşadıklarınız unutulur, söyledikleriniz unutulur fakat hissettirdikleriniz asla unutulmaz..


Çok sevdikleriniz vardır hani siz bir anda öfkelenirsiniz,bir davranışı sizi delirtebilir özellikle düşüncesizce sarfedilmiş bir söz bana bunu yaptırır, ağzınıza geleni söylersiniz arkasından (mümkünse yüzüne olmasın zaten)-biraz soğutursunuz içinizi bu biçimde ama toz konudurmazsınız gene de..
Zaten o her ne sebepten kanınızı beyninize sıçratmışsa,ağzınızdan girip burnunuzdan çıkar kendisini affettirmesini de bilir.
Sizi tanır çünkü..siz de boşa sevmez değer vermezsiniz öyle olmasa.
Bazen de siz yanlış düşünmüşsünüzdür. Konuşunca sakinleşir uzlaşırsınız bir şekilde.Ya da ilmek ilmek ördüğünüzü patır patır söker atarsınız.Bir anlık öfkeye kurban edersiniz ama tek kişi olmaz kurban böyle zamanlarda..
Ama değerlinize başkası tek söz etse göğsünüze hançer gibi saplanır o sözler,izin vermezsiniz..özellikle siz neden olduğunuzda daha da batar çünkü diğer değer verdiğiniz,güvendiğinizle olan bağınıza zarar verir bu.
O sinirli olduğunuz anda boş boş ağzınıza geleni sarfettiklerinizi duymuşta olsa bu affettirici sebep değil tam tersi "özrü kabahatinden büyük"durumudur.
"Sen dersin ben diyemem dimi" gibi bir cevap aldığınızda hala hatasını idrak edememiş demektir sizi ne kadar incittiğini ve kötü anınızda ona nasıl güvendiğinizi göz ardı ediyo demektir..ve yüze vurmak kadar acıtıcı bişey yoktur hatalarını pişmanlıklarını insanın. Düşmanı değilse karşıdaki silahı daha çok hasar bırakır.Ama anlatamazsınız bi türlü,dinlemez.Kafasındaki doğruya inandırır kendini ne deseniz duvara anlatmakla eşdeğerdir o an için.Oysa sakinleşince pişman olacağını bilir üzerine gitmezsiniz.,
Velhasıl kelam,arada kalırsınız bazen..ARADA KALMAK ÖLDÜRÜCÜDÜR..
Bu hiç adil değildir oysa çünkü aynı kefede tartılmayacak değerler vardır, birini seçemezsiniz..bunu anlatır şununla bu ölçülemez ki dersiniz ama neşesi yerindeyken sizi anlayan kulaklar kendi keyfi yerinde değilken size sağır olur.
Öyle anlarda sizin ona ihtiyacınız varmı yok mu, daha önce konuştuklarınız hepsi çöp olur.
Sadece onu dinlemenizi,hırçınlıklarını anlamanızı, daha önce konuştuklarınızı hatta gözyaşlarınıza şahit olmuşsa bunları dahi unutmanızı ister sizden..
Sadece "kendini düşünen,önce ben" diyen insanlardan yakınmakla geçen ömrünü de unutur.Ve bunu kendisi yapar..tek bi kül bırakmamacasına..Susar kalırsın sen bir söyledikçe bin söylenmesine dayanamazsın..geri dönüşü olmayan sözlerden korkar saklanırsın kabuğuna,kozana:(
Kaç eşit parçaya bölünebilir bir insan? Hangi parçam mutlu eder seni??
En çok kırdığını mı istersin,  sana bütünü yetmemişken bi parçasıyla idare edermisin?

Been büyüyünce Tweety olcam!

Harika bir mim bu, hangi çizgi film kahramanı olmak istersiniz?,
Deep mimlemiş beni de ve anında cevabım hazır: Benden olsa olsa tweety olur!
Neşeli,bıcır bıcır, geveze,saf görünür ama hakkından gelemez
kolay lokma olmadığını anlaması uzun sürmez sylvester ın ahahah

Bu arada Giz ve Missbone  da beni mimlemiş çok sevindim çok teşekkürler:*



Şurdan izleyebilirsiniz orjinallerini:D

Ama en sevdiğin çizgi film derseniz SPONGEBOB derdim önce sonra Tweety:D
LoLLa yı Arya yı E.n.k i mimledim^^

Murphy Kanunlarından seçmece



  •  Mekanik Tamirat Kuralı
Elleriniz yağa bulaştığında, burnunuz kaşınmaya başlar ve acil tuvalete gitmeniz gerekmektedir.
  • Yer Çekimi Kuralı
Yere düşen her şey en zor ulaşılabilecek noktaya yuvarlanır.
  •  Yanlış Numara Kuralı
Yanlışlıkla çevirdiğiniz bir telefon numarası hiçbir zaman meşgul çalmaz ve biri daima cevap verir.
  •  Mazeret Kuralı
Patronunuza işe geç kalma sebebinin patlak lastik olduğunu söylerseniz ertesi sabah lastiğinizi muhakkak patlak bulursunuz.
  • Değişkenlik Kuralı
Eğer trafikte şerit değiştirirseniz, eski şeridiniz şimdi bulunduğunuzdan daha hızlı akar. (Bu hep böyledir)
  • Banyo Kuralı
Vucudunuz tamamen ıslandığında telefon çalar.
  •  Yakın Tesadüf Kuralı
Beraber görülmek istemediğiniz biriyle beraberseniz tanıdığınız biriyle karşılaşma ihtimali tavan yapar.
  • Sonuç Kuralı
Birine bir aletin çalışmayacağını ispat etmeye çalıştığınız zaman o alet çalışır.

  • Biomekanik Kuralı
Kaşınma katsayısı vucudunuzda ulaşılması zor olan yerlerde en yüksektir.
Şekilden şekile girersiniz.
  • Tiyatro Kuralı
Ne olursa olsun koridordan en uzak sandalyenin sahipleri en geç gelir.
  •  Starbucks Kuralı
Bir kahve içmek için oturduğunuzda patronunuz sizden bir görev ister ve bu görev süresi
kahve soğuyana kadardır.
  •  Murphnin Soyunma Odası Kuralı
Eğer soyunma odasında sadece iki kişi varsa, onların soyunma dolapları bitişiktir.
  • Yüzey Kuralı
Tereyağlı ve reçelli ekmeğinizin yeni yaptırdığınız veya aldığınız halıya düşme ihtimali,
halının pahalılığı ve yeniliği ile doğru orantılıdır.

  • Mantıksal Tartışma Kuralı
Neyi konuştuğunuzu bilmiyorsanız her şey olabilir.

  •  Brown'un Fiziksek Görünüm Kuralı
Papuç ayanıza tam geldiyse, o papuç çirkindir..
  • Wilson'ın Pazarlama Stratejisi Kuralı
Gerçekten çok sevdiğiniz bir ürünü bulup aldığınızda, o ürünü üretmekten vazgeçerler.
  • Doktorların Kuralı
Eğer kendinizi hasta hissedip doktor randevusu alıp gittiğinizde aniden iyileşirsiniz.
Eğer randevu almazsanız hastalık devam eder.

Dipnot: Bu Murpy üşenmemiş benim hayatımı yazmış eheh:D

7 Şubat 2011 Pazartesi

Aşk Tesadüfleri Sever miş:)


İtiraf ediyorum,bu  film umurumda bile değil.(böyle bişey beklemiyordunuz değil mi?)
İzlemeye de niyetim yok.
Ama Teoman ve Ortaçgil den dinlediğim Eylül Akşamı nı Günsür ün nasıl söylediğini çok merak ettim.,
Mynet haberleri okurken rastladım tesadüfen:)
Bir adam nasıl hem aşık hem evli hem karısına aşık:F  olabilir?
Hem bu kadar gereksiz derecede yakışıklı hem de sesi bu kadar hoş olabilir yaa
İlahi adaletsizlik bu!!

Ahahaytt:))

Ben burdan dinledim videosu lazım değil:p
Ard arda çalıyor burda çünkü.
Mehmet Günsür-Eylül Akşamı

6 Şubat 2011 Pazar

Bir UMUT öyküsüdür..!


Profösör çok güzel bir umut yazısı bırakmış yorumuma ve bir kahve eşliğinde sizlerle paylaşmamı rica etmiş,çok sevdiğim bir öyküdür seve seve başım gözüm üstüne dedim çok teşekkür ediyorum:)

Aynen güzel yorumu ve sözleriyle yayınlamak istiyorum ama:
Hayırlı pazarlar olsun.. Yüreğine ferahlık dolsun. Dileklerin kabul olsun..

En iyisi bir pazar keyfi yaşamak dileğiyle küçük bir öyküyü paylaşalım dostlarımızla. Belki iyi gelir..

Küçük balık, yiyecek bir şey sanıp süratle atıldı çapariye.
Önce müthiş bir acı duydu dudağında... Sonra hızla çekildi yukarıya.
Aslında hep merak etmişti denizlerin üstünü. Neye benzerdi acaba gökyüzü.
Balıkçının parmakları hoyratça kavradı onu ve küçük balık anladı yolun sonunun geldiğini.
Koca denizlere sığmazdı, oysa şimdi yüzerken küçücük yeşil leğende,
cansız dostlarına değiyordu ister istemez. Bir kedi yalanarak baktı gözünün içine.
Yavaşça karardı dünya; başı da dönüyordu.
Son kez düşündü derin maviyi, beyaz mercanı, bir de yeşil yosunu.
İşte tam o sırada eğilip aldım onu, yürüdüm deniz kenarına.
Bir öpücük kondurdum başına. Sade bir törenle saldım denizin sularına.
Bir an öylece baka kaldı, sonra sevinçle dibe daldı gitti.
Teşekkürü de ihmal etmemişti, birkaç değerli pulunu avuçlarımda bırakarak.
Balıkçı ve kedi şaşkın baktılar yüzüme: "Neden yaptın bunu?" diye sorar gibiydiler.
"Bir gün" dedim,
"Bulursam kendimi yeşil leğendeki küçük balık kadar çaresiz,
son ana kadar hep bir ümidim olsun diye
."

Ümidinizin kalmadığı anlarda, bu hikâyeyi düşünüp, teselli bulabilirsiniz.

not bu postumu bir pazar kahvesi eşliğinde paylaşırsanız, daha tesirli olacağını düşünüyorum.

:A :H

5 Şubat 2011 Cumartesi

Bazen..



Bazen ona bişeyler yazarsın, 
yazar silersin..yazar silersin.. 
O hiçbirini okumamış olur;
ama sen hepsini söylemiş olursun...


ve işte bu,su katılmamış %100 ipekböceği davranışıdır..
öfkelidir,yazar yollamaz siniri geçince makul düşünür pişman olur diye.
neşelidir,bazen anlamaz keyfini kaçırabilir ya da onun derdi var diye
hüzünlüdür,yazar ağlar,çizer ağlar,dinler ağlar ama yollamaz...:(
ve hepsini söyledi farzeder..

4 Şubat 2011 Cuma

HEZARFEN

Tolga Arı önderliğinde, uluslararası bir ekip tarafından hayata geçirilen kısa animasyon 'Hezarfen', animasyon türünde kaliteli işler üretmekte sıkıntı yaşayan ülkemizi gururlandıran bir çalışma olarak tarihte yerini aldı.
Hezarfen Çelebi'nin 1632 yılında Galata Kulesi'nden yaptığı insanlığın ilk uçuş denemesini bambaşka bir açıdan, eğlenceli bir senaryoyla anlatan 'Hezarfen', yayınlandığı ilk 2 günde 35 bin kişi tarafından izlendi.
'Hezarfen'in ses tasarımı Ozan Kurtuluş'a, müzikleri ise Yannis Dumoutiers'e ait. Animasyon tarafında ise 5 kişinin imzası var:
Tolga Arı, Romain Blanchet, Chung-Yu Huang, Rémy Hurlin ve Chao Ma.
Ayrıntılı bilgi:
BURDA,
Buraya kadarı alıntı;)
İlk defa haberlerde izledim ve o kadar hoşuma gitti ki bugün de defalarca izledim,tarihe not düştüm:p ben bunu yerimmm

3 Şubat 2011 Perşembe

YAZ,GELME!


Sabah sabah bilgisayarımdan gelmeyen ses,zar zor takılan kulaklıkla tlf kulaklığının birbirine dolanması hatta sandalyemin altına sıkışması sonucu düşme tehlikesi atlatmam,birkaç blog gezip keyiflenmem,ama yorum yazmaya kalkışınca klavyemin de pert olduğunu anlamam:) ara tuşu canı isterse basıyo,backspace a basınca ne hikmetse sayfa dolusu virgül basıyo,virgül tuşu yumruk yediği için basmıyo kopy paste yapıyorum,ama olmadık yerde virgülleniyorum:p
Yeşil limonlu çay,hafif bir müzik,keyifimi kaçırır mı bin kere düzeltmek iki satırı?
Bugün kaçırmadı hiçbişey nedense..
Güzel bir yaz postu okudum az önce Deep ten gelen, fit kızları tiril tiril göremediği için hüzünleniyo olsalar gerek:p ama yok postun bütünü çok hoş olmakla birlikte(tesbitimle alakası yoktur kasti saldırı eheh)
yazı sadece deniz ve güneş dışında(yani kısacık tatil harici;) lise yıllarımdan beri sevmediğimi farkediyorum gene.Benim gibi en sevdiklerim de sevmiyor hem.
Kışı ve özellikle baharı seviyorum ben Candan ın şarkısındaki gibi,açınız hemen:
Sabah beri dinliyorum içim kımıl kımıl oldu:D

Özellikle yurdum insanının özensiz hijyenden uzak halleri sebebiyle daha da itiyo yazın şehir (sahil kasabasında dedem de sever:p) ,şık bakımlı ve kişisel temizliğine özen gösterenler muaftır ama şunu düşünüyorum ben de:
"Yeni başladı kış ıyyy lütfen yaz gelmesin ,göz zevkim ve sinir katsayım adına yalvarıyorum:)"
Ayrıca sıcak boğucu taşıma araçları,kendi aracınla da nereye gitsen zirveye çıkan park sorunu, sürekli gergin sinirli kan beynine sıçramış insanlar.. sıcaktan akmış makyajlar,ortak kullanım alanlarında (asansör dahil)yoğun ter kokusu,pis bakımsız ayaklar ve sandaletler,çıkmış ojeler,inanılmaz uyumsuzlukta bir araya gelmiş renk cümbüşü,föne maşaya vs dayanamayan saçlar ,ha sonunda toplanıp tepede yuvalanır,anında yağlı bi görünüşe kavuşur,sürekli sıcaktan şikayet eden insanlar,konu kısırlığı,
yorgun ve sinirli haller,küçük pet şişeler elde her daim...

Ve bu yorumu pembe bulan,kal e almayan deep e inat(ba bahaneye bak) kışın çağrıştırdıklarına devam;
Yakışıp yakışmadığına bakmadan giyilen et yığınlarını ortaya koyan tuhaf kıyafetler yerine şık kombinler,bazıları aman kapkalın giyiniyoruz cart curtta dese kış artık eskisi kadar soğuk değil ,ne istesek emrimize amade.Mini isteyene mini,taytlar çizmelerle ayrı havalı, jeanler model model sıcaktan yapışmıyo üzerimize,moda konusunda ilkbahar ve kışı tek geçerim.Atkılar şallar makyajınızı önplana çıkartır,bakımlı saçlar,kahve,kestane,bitki çayları, romantik yürüyüşler,hava mis gibi taze,dağda sucuk ekmek piknik partileri( e uludağ olmazsa olmaz) bu listeyi bitirmem ben söyliyim..
Sonbahar demiyorum çünkü öyle bi mevsim  yok:F
Artık ara mevsimler yok bahar bile 1-2 hafta hoop yaz hooop kış..Yalan mı?
Velhasıl kelam,ben ya ilkbahar ya kış kadınıyım...


2 Şubat 2011 Çarşamba

Hayat...

Sadece sessizce dinleyin...
Neden oynamak zorunda olduğunuzu, neden yemek yemek zorunda olduğunuzu,
neden nehre bakmak zorunda olduğunuzu, neden zalim olduğunuzu sormuyorsunuz, değil mi?
Bir şeyi yapmak istemediğinizde başkaldırıyor,
neden yapmak zorunda olduğunuzu soruyorsunuz.

Ama okumak, oynamak, gülmek, zalim olmak, iyi olmak, nehri, bulutları görmek,
tüm bunlar hayatın parçalarıdır; ve okumayı bilmezseniz, yürümeyi bilmezseniz,
bir yaprağın güzelliğini takdir edemezseniz, yaşamıyorsunuz demektir.
Yaşamın bütününü anlamanız gerek, sadece küçük bir parçasını değil.
İşte bu yüzden okumak zorundasınız, işte bu yüzden gökyüzüne bakmak zorundasınız, bu yüzden şarkı söylemek, dans etmek, şiirler yazmak, acı çekmek ve anlamak zorundasınız;

çünkü tüm bunlar ,

hayattır...


Jiddu Krishnamurti

1 Şubat 2011 Salı

Hiç bitmeyen fıkra, mobius:p


Patron Sekretere :
Bir haftalığına iş için yurtdışına çikacagiz. Ona göre hazırlan.
Sekreter kocasını arar :
Patronla bir haftalığına yurtdışına çıkacağız. Sen başının çaresine bakarsın.
Kocası sevgilisini arar :
Karım bir haftalığına yok. Bu haftayı beraber geçirelim.
Sevgili Özel ders verdiği minik çocuğu arar :
Bu hafta sana ders veremicem. Gelmene gerek yok.
Minik çocuk dedesini arar :
Dedecim. Bu hafta dersim yok. Öğretmenim yok.Bu haftayı beraber geçirelim.
Dede (1.bölümdeki patron ) sekreterini arar:
Bu haftayı torunumla geçireceğim. Gezimiz iptal oldu. Gidemicez.
Sekreter kocasını arar :
Gezimiz iptal oldu. Gidemicez.
Koca sevgilisini arar :
Bu hafta beraber olamıcaz. Karımın gezisi iptal oldu.
Sevgilisi ders verdiği minik çocuğu arar:
Bu hafta sana ders verebileceğim. ışlerim iptal oldu.
Minik çocuk dedesini arar :
Dedecim. Öğretmenimin işleri iptal oldu. Bu hafta beraber olamıcaz.
Çok üzgünüm.
Dede sekreterini arar :
Merak etme. Bu hafta yurt dışına çıkabileceğiz. Hazırlıklarını yap...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...