Az önce mahallede bi ses yankılandı, canhıraş giyinip balkona koştum ama simitçi değil eskici çıktı:(
kaçıncı kere hem de..anlık bile olsa bişey umup bulamamak nasıl acıtıyo bazen.
Bir içlendim ki anlatamam nedense..ve aklıma çok sevdiğim bi şiir geldi.
Daha dün sanırım twitter da sevgili
Harun Kolçak" Koşullar her ne olursa olsun, insanı en fazla güçlendiren şey şükür duygusudur. Sizce şükretmeyi unuttuk mu ?"
demişti ve ben de "bitmek bilmeyen beklentilerimiz,hayallerimiz ve bunların gerçekleşmiyor oluşu,elimizdekilerin değerini unutturup şükretmeyi unutmamıza sebep oluyo zaman zaman malesef" demiştim,arada güzel sohbetlerinden alıntılar eklicem bloguma:) birebir sohbet edip hatta paylaşıyor ona gelen yanıtları sevgili Harun,öyle bizden ki..
şükretmek için illa bizden bin beterini görmemiz gerekiyorsa yaşamın anlamını çözemiyoruz demektir.. demiştim mesela..
Şükretmeyi unutuyoruz,ne bekliyoruz hayattan? yok aslında benim fazla hayallerim..beni anlatıyor işte bu şiir bu yüzden:.
Basit yaşayacaksın.
Mesela susayınca su içecek kadar basit.
Dört çıkacak, ikiyi ikiyle çarptığında.
Tek düğmesi olacak elindeki cihazın;
tek bir düğme, tek bir cümle gibi;
sevince lafı dolandırmadan söylediğin
“seni seviyorum” gibi.
Basit bir öpücük yetecek sana;
basit sıcak bir öpücük
ve o öpücükle dolacak tüm günlerin, tüm düşlerin.
O öpücük için yapacaksın hayatının kavgasını,
o öpücük için yiyeceksin hayatının dayağını.
Kabak çekirdeği verecek sana rakamların veremediği mutluluğu.
El yazısıyla yazılmış eğri büğrü bir mektup olacak en değerli kağıdın;
hep yanında taşıdığın,atmaya kıyamadığın.
İki harekette giyiniverecek, iki harekette soyunuvereceksin.
Kısacık olacak uyanman
ve yola çıkman arasında geçen süre;
kısacık olacak
sıcacık kollara dolanman
ve yolculuklara çıkman arasında geçen süre.
Kendin bile anlayabileceksin yazdıklarını;bakışların bile anlatabilecek kendini.
Beklentilerin de basit olacak.
Kaf Dağı’nın önünde bekleyecek mutluluklar.
Bir ıslıkta bulabileceksin en uzun dostluk romanını;
ya da bir damla gözyaşı yaşatacak sana
en ucuz aşk romanını.
Pankreasının sağlığına dua edeceksin kapatırken gözlerini.
Zafer işareti yapacaksın tuvaletten çıkarken.
Bir kaşarlı tost olacak aradığın
nasıl oturacağını bilemediğin sofrada;
parmakların olacak en kıymetli çatalın.
Yine, aynı parmaklar çözecek en karmaşık denklemleri.
İskender’in kılıcı duracak avukat rehberinin yanında.
Bir filarmoni orkestrası veremeyecek sana
kontrplak bir gitarda, doğru basılmış bir“fa diyez”in mutluluğunu.
Makyajın ilk “a” sına kadar bilmen yetecek.
Temizlik kokacak en pahalı parfümün
“Bilmiyorum” diyebileceksin bilmediğinde
ve çok normal olacak onu da bilmeyişin.
Tek dereden su getirmen yetecek,bir “istemiyorum” diyebilmeye.
Ne durduğu farketmeyecek abanın altında.
Saatin, sadece saati gösterecek;
Telefonunu sadece telefon etmek için kullanacaksın.
Küçük bir not defteri olacak bilgini en hızlı sayan.
Basit yaşayacaksın, basit.
Sanki yaşamın bir gün sona erecekmiş gibi
basit...
Çay, simit ve peynirle...