27 Aralık 2012 Perşembe

Beni Affet

Şubat dizisini izliyormusunuz?
Ben birkaç bölümü izledim, oyuncuları çok beğensem de nedense sokak mafyasının amerikanvari giyimi ve tarzı beni itiyo şiddet içeren filmleri oldum olası sevemedim zaten..
Neyse geçen bölümüne denk geldim ve merakla izledim tabii kaçırdığım için anlayamadım neler olmuş ama bu şarkıyı duyduğum an sesi tanıdım ve ben benden gittim resmen..
Müthiş acıklı bi sahne,ve özellikle laliş ve fd nin bayılacağına emin olduğum bi şarkı..Üşenmedim dnüştürdüm indirdim upload ettim:))

 Beni affet
 Kaybetmek için çok erken ,sevmek için de çok geç
 Beni affet bir adım kalmalı geriye kırılmış şeylerin nihayetine
 Yalnızlığın eşiğinde beni affet
 Ben seni sevdiğim zaman bu şehirde yağmurlar yağardı
 Beni seni sevdiğim zaman bu şehirde ayrılık kurşun gibi ağırdı
 Beni affet şiirler gözlerini şarkılar saçlarını söylemedi
 Beni affet bir adım kalmalı geriye kırılmış şeylerin nihayetine
 Yalnızlığın eşiğinde beni affet ...

23 Aralık 2012 Pazar

Yeni yıl dilekleri mii

Yeni yıl dileklerimizi yazıyoruz hadiyin dedi bricitim ben de muhtemelen bu tembellikle bir yeni yıl yazısı yazmayacağım için hem soruları cevaplayıp, hem tarihte ilk defa zamanında mim yazayım dedim.
Şimdi bu dilekler bizim için mi herkes için mi bilemedim bricit tekil yazmış ben de o yüzden kendim için diye farzederek yazıyorum:)
Geçen yılda yapmışım ben bu mimi işte burda, ne yazık ki bunu yaptıktan 10gün sonra farkettim ahaha işte burda


  1. Huzur istiyorum, şu yukarıdaki evde..kendi evimde yaşamak istiyorum artık:(
  2. Sağlık .Klasik gibi gelebilir ama bağışıklık sistemi zayıf biriyim ve hayattan soğutuyo bu..
  3. Hayal kırklığı olmasın bu sene ne aşkta ne dostlukta lütfen tanrım!
  4. İş hayatımdan memnunum ama daha iyisini diler herkes elbet kendisi için di mi?
  5. Hayata bağlanmak için bir sebep istiyorum. Bir yaşama amacı.Birçok hatta!
  6. Piyango gibi biyerden havadan para kazanmak istiyorum fahiş miktarda, ne yapacağım bana kalsın:)
  7. Kadere ve şansa inancımı değiştirecek bişeyler istiyorum..belki bir mucize..
  8. Annem herşeyden şikayet etmesin ve demir gibi sapasağlam olsun artık istiyorum hoş gene şikayet eder ya :f
  9. Zaman ayıramadığım arkadaşlarıma, aileme, bana kırılanlara tek tek zaman ayırmak istiyorum.
  10. Daha çok kitap okumak istiyorum eskisi gibi..
  11. Yeni bir bilgisayar ve tablet istiyorum ^^
  12. Yeni yılda olmam gereken yerde olmak istiyorum bu yıl:(

Ve sizin için de sağlık mutluluk huzur AŞK ve gönlünüzden geçen her dileğin gerçek olmasını diliyorum!

2011in son yazısı burda

Mantık mı duygular mı?

Yeni blogger arkadaşlarımdan biri Melek Bahar beni mimlemiş, kırmadım elbette ki cevaplıyorum ve başarılar diliyorum blog hayatında:) Mimlenip yapmayanalara fena tehditler temenniler var hatta:p


Anketvari soru cevap mimlerinin hepsini yapmıyorum aslında ama bazıları yazarı tanımak ve kaynaşmak adına önemli bir adım diye düşünüyorum,mimleri yapacaksam geçiştirmeden düşünerek ciddiye alarak yapan biri olarak, böyle yapmamanın zaten mimleyene de okurlarınıza da büyük saygısızlık olduğunu düşünüyorum.
Hiç yapmama hakkınızı saklı tutun ve hatta kullanın daha iyi.

Gelelim sorularımıza;
 -Mantığın mı yoksa duyguların mı ön plandadır?
Mantığım sürekli duygularımla savaş halindedir hiç abartmıyorum. Duygularıma yenik düşüyorum diyebilirim çoğu zaman. Ama asla mantığıma sığmayacak bi saçmalık yapmam yine de.

 -İnsanlar niye mutlu değiller? Niye gözlerinin önündeki mutlulukları görmüyor ve şükretmesini bilmiyorlar? 
En başta elindekilerinin değerini bilmemek ve şükretmeyi unutmakla alakalı görüyorum bu durumu.
Buna dış etkenler de var elbette.Sürekli daha iyi, daha güzel, daha sağlıklı, daha zengin vs vs insanların hayatı artık twitter ve facebook hatta bazı yaşamlarını paylaşan bloglar sayesinde daha da ön planda,özendirici ve isyan ettirici etkisi olabiliyor zaman zaman özellikle genç kesime-malesef. Tabi doyumsuz ve sonradan görme denebilecek bir kesimin düşüncesizce ve sorumsuzca yaptığı gösteriş büyük etken buna.
Parayla satın alınamayacak,eksikliği giderilemeyecek şeyler var ve sahip olduğumuz bu değerler bizi mutlu etmeye,şükretmemize yetmeli bir yerde.

 -Çok para harcayıp keşke almasaydım yada harcamasaydım dediğin bir şey var mı? 
Şuursuzca alışveriş yapmam bişeye paraya kıymışsam değer pişman olmam:)

 -Haklı olduğun bir konuda hakkını savunur musun yoksa susmak adalet mi dersin?
Susmak adalet değil yenilgiyi kabullenmektir bir yerde,hakkımı savunur söylemem gerekeni söyler arkasında dururum lafımın.. ama bazen de karşınızdaki size sağırsa konuşmak hiçbir fayda vermeyecek hatta ne deseniz size şiddetle ters dönerek geri gelecekse susarsınız..anlamasını sakinleşmesini pişman olmasını beklersiniz..

 -Tok gözlü müsün yoksa herşeyim olsun diyenlerden misin?
Her şey ,bunun tanımı herkese göre değişir. Hırslı biri değilim açgözlülük kavramı içinde ama çalışkanım en iyisine sahip olmak isterim herşeyin imkanlarım dahilinde..Ve benim için sıradan olan bişeye herkesin sahip olamayacağını düşünür aklımı başıma toparım acilen:D

Geç oldu ama yapabildim, dönmesine az kaldı elmyramın ona ve aradiaya paslıyorum bunu da:))

13 Aralık 2012 Perşembe

Sana Bir Boyun Atkısı Gerek..



Sana bir boyun atkısı gerek..
Çünkü kış geldi.

Ve sular bir uzun geçmişe hazırlanır. 
Nerdeyse.

Bir çocuk ölür. .Bir kadın hastalanır..
Odalar, bulutlanır.

Su içmekten.. Uzak bir köfte kokusundan
İnsan uzak  bir memleket havasından.
Belli belirsiz bir şeylerden utanır.
Yapışkan ve dayanılmaz bir vicdanın eşliğinde
Gece.
Hatırlarız bir günlerde üşümediklerimizi.
Üşümeyeceklerimizi.

Kimilerine bir şarkı gibi gelir bütün bunlar. .
Oysa.

Bir kez daha söylüyorum üstümüze yağanları.
Uzun eski. Olumsuz. Güneşlere aykırı.
Haziran mintanları.  Kopkoyu kent garları.
Alınıp götürülenler.  Yerlerine konanlar.
Anladığımız ve.
Şaştıgımız kalabalıklar.

 Bir korku aşka benzer yalınlığı. Bir korku.

Kuduz korkusu gibi sudan.
Bir korku.
Semercilerin. Bakırcıların. Nalbantların. Arzuhalcilerin.
Kantarcıların ve demircilerin ve çilingirlerin.
Parmakçıların dinsizlik korkusu. Takunyecilerin.
Bir odada kalanların ölüm korkusu.
Bileycilerin, bezzazların ve ölü yıkayıcılarının.
Ve pazarcıların. Gökyüzü korkusu.
Bütün garipliğiyle esnaf çarşılarının  ve uygunluguyla ve yenilmişliğiyle
bir sancı gibi dolanır içimizi.
Yarı aç yarı tok dolaştıgımız bir Ankara’da
Bir haşhaş gibi sanki. .

Bir acı su.

Bir yagmur cömertliğiyle Anadolu’dan.
dolaşır içimizi onların akşamları.



Yaralı olmak, yerinde olmamak, uzun gecikmesi son kesinliğin bir sabah..
 biliyoruz elbet neyi bölüştüğümüzü göz göze bakışınca. .
Biliyoruz neyi bölüştüğümüzü.
Konuşmasak da.


Şimdi tutalım bu diriliği artık. Zamanıdır.
Zamanıdır.

 Nerdeyse kar başlar. 
Küçük kuşlar ölür.

Semerciler ve dilsizler ölür.
Seninle ben kalırız. Yeni bir yaşamaya.
Gökler ve kentler ufalır. Seninle ben kalırız.
O şarkı sanılanlar bir kavga halini alır.
Nerdeyse kar başlar.
Birini düşünür gibi oluruz. Biliyorum
Ellerin de üşür. Biliyorum ama
Isıtabilirsin onları. O ateşte.
Hazırsın da. Biliyorum.

Ama

sana bir boyun atkısı gerek. 
Kış geldi...

Mutlu Yıllar (Cem Adrian)

6 Aralık 2012 Perşembe

Uykusuz heer gecee


Baktım da eskiden her haftasonu geç kalkıp uzun uzun kahvaltı keyfi yapar sonra yazı yazarmışım, haftanın kritiği, sıkıntılarım,planlarım, yaptığım kekler poğçalar ettiğim muhabbetlere dinlediğim müziklere kadar gepgeniş bir yelpazem varmış:)


Şimdi yelpazem nereye gitti bilmiyorum ama o olmazsa pervane olmadı klima idare edicem. Zira bu ara bi ton şey oluyo güdüğüm, sevindiğim,üzüldüğüm..herkes gibi.


Bir kere benim çok sevdiğim, yüzünü görmeden inanlmaz bir bağ kurduğumuz uçuböceğim vardı ya ,<ıt kutup hem de eş ruhum hani:D uzun uzun beklemiştim hatta döndüğünde bayram yapmıştık ya, hah onunla o an çok önemli gelen ama sonra dönüp bakınca 

ceviziçi doldurmayacak şeylerden kırdık birbirimizi bence ben daha fazla kırıldım, ona göre o.. 
çünkü karşındakini ne kadar seversen o derece hayal kırıklığına uğrayıp incinirsin.bu yüzdendir ki kim daha ileri gitti asla sonucuna varamazsın.
En kötüsü bir türlü kendini doğru ifade edememek. Neyse sonunda gururu inadı bi kenara itekleyip bi adım o bi adım ben yarım adım ileri iki adım geri derken birbirimizi ne kadar özlediğimizi, ayrıyken de birbirimizi gizlice izlediğimizi itiraf ettik rahatladık:)
Gerçi benim ve onun ayrılık-küsme biçimi farklı bunu gördük, ben aleni twitterdan, birlikte oynadığımız oyundan, heryerden izledim doğum gününde mesaj bile attım ,mutlu bi haberine gözün aydın da dedim:) tutamam kendimi kasamam çünkü huyum kurusun. Oysa harıl harıl heryerden silip uzaktan gizlice bakmış üstüne alınmış bazı yazıp çizdiklerimi ah bilseydim neler yazarddııım eheh:D
Bu ara onun yoğunluğundan dolayı özlediklerimizi yapamasakta orda olduğunu bilmek bile güzel.
Ben derim ki kendinize böyle ekstra yükler yüklemeyin bir daha hiç konuşmayacaksanız bile, yüreğinizin kapılarını kilitlemeyin ki açılacaksa daha tez açılsın.Di mi:))
Bu da böceğime:**(Duvarların sağlam yıkılmaz sanıyorsun, sen öyle zannet ben anlarım:))

Yazmama ve okumama sebeplerimden biri de -bahane değil ama-  Yeni tasarımı sevmedik bu bizi iyiden iyiye soğuttu her gelen yenilik rahatınız için dense de en azında bu zamana kadar olduğu gibi tercihi kullanıcıya bırakabilirlerdi.Güncellenen bloglara bakmakta çok zor kendi blogumla oynamakta:( Ara verince temamla oynamaya bayılırım mesela ama yapamıyorum:/

Uykusuzuğum had safhada cidden doktora gitsem mi diyorum ama şu zamana kadar zar zor doktora giden ben hiçbir derdime çare bulduklarını görmedim astım olduğum bile  branşı olduğunu düşünmediğim doktor tarafından anlaşıldı nedense:S

Bu da uykusuz gecelerimden birinde bitebildi..

Twitterdan gündemi takip ediyorum bazen tv izlerken özellikle ben de bişiler yazıyorum arada keyfi birkaç arkadaşımla paslaşmak bana yeterken bakıyorum insanlar o minnacık portalda şöhret peşinde, becerebilirsem bu konuda da komikli bişeyler yazıcam:p

4 Aralık 2012 Salı

Sen yarim idun

Bazen, bir film, bir doğal sohbet esnasında veya radyoda bi şarkıyla türküyle karşılaşırız, bam telimize basar ve "neden daha önce duymadım" diye kendimize kızarız.. Bu da öyle bir türkü, o kadar güzel o kadar dingin ki.. ve ben popüler diye kısık kısık söylenmiş halini dinlemeye razı olamazdım, orjinalinden dinleyin bir de:)

3 Aralık 2012 Pazartesi

Yaşıyorum demek..


Çok merak ediyorum kendimi, 
Başıma bir şey mi geldi? 
Öldüm mü? 
Kaldım mı?
 Hiçbir haber yok kendimden. .
Bu sabah kapımı çaldım, 
Kapıyı açan kendim
Bir süre kendime baktım, 
Bu güleç yüz bendim..
 Oh ne güzel bir sabah 
Bugün de yaşıyorum demek.
 Benden başka yok kimsem 
Beni merak edecek.


Bu da şarkım^^

 * Aziz Nesin

16 Ekim 2012 Salı

Beş şey..

Bricitim beni mimlemişti,anca sıra geldi malum yazasım yok kışın düzelirim umarım
Çok eğlenceli bir mim bu da,zaten sarmazsa yapmıyorum biliyosunuz..
Beş şey mimi:)
Bunu duyunca sabah haberlerde gördüğüm beşizler akıma geldi direk, evlerine dönmüşler ve bebeklerin isimlerini karıştırdıkları için künye yapmışlar diyordu haberlerde, ama anneye isimleri sorduklarında bende bi kahkaha koptu, dumur oldum aynı zamanda:)
Her bebeğe ikişer uzun isim koymuşlar resmen, akınızı seveyim canınıza mı susadınız dedim yahu millet 2 bebeği birbirine karıştırırken 10 isim ve 5 bebek yazıya da beş O.o huh!

*Çantamdaki 5 şey :
Makyaj çantam, ama içinde sadece makyaj malzemesi yoktur,gazoz açağı,plastik kaşık,not defterlerim,kalemlerim,ayna,ıslak mendil,selpak,krem,mini dikiş kiti dahil bi sürü şey:)
Telefonum ve şarj aletim, genelde birinden biri evde de kalabilir..
Cüzdanım
Anahtarlığım
Parfümlerim

*Odamdaki 5 favori şey:
Kitaplığım
Etejerim
Parfümlerim ve makyaj kutumun olduğu köşe
Ders masam ve antika masaüstü bilgisayarım (terkedilmişte olsa)
Perdelerim,yatak örtülerim,yer minderlerim..

*Bu ay planladığım 5 şey:
Bloguma geri dönmek,içimden gelerek yazabilmek
Planladığım ve askıda olan iş görüşmeleri
Gitmek istediğim kurs ve spora zaman ayrabilmek
Hastalanmamak
Ağlamamak

*Almak istediğim 5 şey:
Vestel çorbacı  -Tam benlik olduğunu düşünüyorum, her çeşit çorba merak eder yaparım ve çok severim
Argan yağı -Saçlarda ve ciltte muzilere yatattığına gözlerime şahit oldum bayıldım acil almam gerek,sponsorlarım olup göndermediği için:p
Haki yeşil far ve lens :)
Yeni bir uzun+kalın +kapşonlu hırka, birini bulsam diğer özelliği bulamıyorum ama hepsini tek hırkada bulucam olmadı örücem o derece kararlıyım!Bulan duyan haber versin
Odam için antika görünümlü bir kocaman ayna,etejerimin üzerine:)
Bir de şu zayıfatan ayakkabıları çok merak ediyorum yahu,zayıflamaya ihtiyacım olmasa da yürürken daha çok kalori harcatıyosa ne güzel di mi^^
Aslında imkansızı isteriz genelde:


Beni mimleyen kişi Bricit ve ondan etkilendiğim 5 şey :Bu tarz sorular bana eski anket defterlerimizi anımsatır defter sahibi hakkında ne düşünüyosunuz yazın modu:)) Etkilenmek yanlış bir ifade sanki bence ama.
Briciti çok içten buluyorum, kendisi biliyo ne derece sevdiğimi,bazen saflık derecesinde iyi niyetli olmasına kızıyorum uyarıyorum hattaa:)),renkli ve eğlenceli olmasını çok seviyorum,pozitif olmasını ve bunu yansıtmasını da..iyi ki var dediğim arkadaşlarımdan biri :**

Ben de eğer okur ve yapmak isterse muzurella, crazywoman,pembe kereste,umay,safransarı ve erdost u mimliyorum:) ama gidip haber veremem:p

Erol Günaydın la Aşk-ı Kıyamet ..


Bu kliple bir kere daha hayran olduğum, 
şarkı ve klipteki o kısacık tiyatral muhteşem oyunculuğu sayesinde ölümsüz şarkılarıma eklediğim bu klibiyle ebediyete uğurlamak istedim kendimce..Çok ağlamışımdır bu kliple..
Yine ağlıyorum:(
Baba dede kaybı kadar acı verdi içimi sızlattı ..
Örnek bir hayat sürüp son zamanlarına kadar kendi ayakları üzerinde durabilmek..
Bu kadar çok seveninin olması..

Çok özlenecek o güzel yüzün:(

12 Ekim 2012 Cuma

Ne kadar da tatlı bi o kadar farklı:p


Tatil bitti, aslında henüz tam olarak dönmedik ama her güzel şeyin bir sonu var malum.
Ben bu taslağı yazalı da 1 ay olucak neredeyse o da ayrı bi dram:S
Nedense faza sıcak beni bunaltıyo sevmiyorum bildiğiniz gibi, gider gitmez hastalandım ağır bi bronşit krizi ve bademcik iltihabıya başladım ama moralimi bozmamaya çalıştım direk doktora gidip ilaçlarımı aldım ve mızmızlanmadım ama umdugumdan az bronzlaştım daha az plaja gittim bu sebeple ve açılmaya başladım bile:p
Bu tatilde hiç dinlenmedim aksine kafam gittiğimden daha alak bullak.Anladım ki yepyeni planlar ,düşüncelerle gidiyor olsanız bile bütün sorunlarınız sizinle birlikte olduğu sürece hiçbirini gerçekleştirmeye haqta hayal etmeye ne gücünüz ne imkanınız olabiliyor..
Yani tedbil-i mekanda ferahlık falan yok! kim demişse gamsızın önde gideni olmalı pıhh:/

Hayatımda çok fazla fırsat kaçırdım kaçırıyorum ama en ufak bir eksi getireceği gerçeği diğer onca artıyı siliyor gözümde eimde değil. Adım atamıyorum çakılıyorum olduğum yere..

Neler yaptım mesea bu kadar zamandır? Bi kere gerçekten laptopumu almadım yanıma.
İnternet cafeye sadece 1 kere gittim. Telefonumdan da bağlanmadım.(alkış rica ediyorum)
1 aya yakın internetten uzak kalmak asıl tatil bence, her adımını resimleyen imleyen foursquare den badge almak için yarışan ,habire tumblr twitterdan nefes almadan yazanar ne ara tatil yapıyo ya da tatil anlayışları nedir ben bilemedim:p
Benim anladığımsa full şezlongta kitap okuyup mp3-radyo dinlemek ve sonrasında şu:

İnternet yokken sürekli lazımmış gibi geldi alışkanlıklarımız var ne de olsa, notlar aldım ama hiçbirine bakmadım hala:p
Neyse en çok radyo dinledim, zaten bunu hep yaparım ama odaklandım resmen..
Yeni şarkılar keşfettim bazılarını sevdim bazıları gına getirdi, yalnız şu var kesinlikle kulaklıkla dinlemek çok farklı sesleri melodileri bambaşka duyuyorsunuz

Bu arada 2. Halil Sezai vakası diyebileceğim birini keşfettim bayılıyordum sesine ama 2 bilindik şarkıyı öyle bir rezil etmiş ki inanamadım! bilin bakalım kim:))

Bir radyo istesiyle çok yakında huzurlarınızda olacağım sanıyorum tabii kendi fikirlerimle..

Bu arada mini bir bilgi öğrendim not almışım:
Yaz aylarında alkol alırken dikkat:
Bira: 149 KCal, Şarap: 100 KCal, Rakı: 250 KCal,
Votka: 263 KCal, Viski: 138 KCal, ve
SU: O (SIFIR) KCal

Bu da ben yokken gelen veriler:p
Son bir ay bir hafta ve tüm zamanlar google aramalarında ne yazıp bana gelmişler:D
Benim anladığım magazin ve dedikodu seviyor bizim insanımız ve bu beni rahatsız etti,yine de yazmaya devam ederim ummadıkları bir bakış açısı onlara be düşündürüyor bilmek isterdim melissa konusu gibi:p
Link koymuyorum pek çokları gibi oraya tık buraya tık burda yazmıştım, yok cınım yemezler tıklamıyorum bilesiniz merak eden bulur :)))




4 Ekim 2012 Perşembe

Yalnızlığı en güzel anlatam adam.. Cem Adrian

Cem Adrian.. bir zaman ergen kızların emo halleri için kullandığı bir meta gibi olsa da (bu ekilde tanıyanlar olmuştur mutlaka) zamanla yerine oturan taşlar gibi, Feridun Düzağaç gibi mesela kendi söz ve müzikleri ile tarzını yarattı, özel bir yetenek,eğitilmiş bir ses ve duygularını kağıda inanımaz aktarma gücüyle artık çok daha güzel şarkı söylüyor ve çok daha iyi görünüyor bence..Başarı grafiği gittikçe yükseldi.
Harika düetlere imza attı bu arada Umay Umay(en eskisi bu),Yavuz Çetin,Aylin Aslım, Halil Sezai ve Zakkum la BİRAZ UYU olmak olmak üzere..hala en sevdiğim şarkı..
Yepyeni bir albüm adı Siyah Veda..
Yanızlık şarkısı ve kliple çıkmış ortaya -şükür ki- ama hemen eleştiriler almaya başlamış kliple ilgili, eleştirmek adına izleniyo her şey ,okunuyo her yazılan,bıktırıcı bu gerçekten..direk rahatsız edici açık saçık bir sahne içermemesine rağmen, ve kendi facebook hesabından cevap vermiş hemen,çok beğendim ve çok içten buldum açıkçası değeri bir kat daha arttı gözümde cesur ve açık sözlü insanlara ihtiyacımız var en azından dürüst..
Tebrik ediyorum kendisini bu harika şarkısı,inanılmaz sözleri ve yanızlığı bu kadar güzel anlattığı için.
.CAN EVİMDEN VURDU YİNE..
Vurmuyor yüzüne eskisi gibi sanki 
Güneşin ısıtmıyor içini 
Gelmiyor içinden uzatmak ellerini 
Ellerin tutamıyor bir kalbi 
Bir kağıt, bir kalem, bir yanmış, bir sönmüş, bir bitmiş sigara 
Hayatın bu sökülmüş, atılmış, kırılmış, dökülmüş hep paramparça 
Yolun sonu bu Yalnızlık 
Saklandığın o küçük delikte buluyor seni 
Yalnızlık Seviştiğin o kalpsiz bedende uyuşturuyor seni 
Yalnızlık Sıkıştığın o küçük evinde vuruyor seni 
Yalnızlık öldürüyor seni 
Öldürüyor beni 
Yalnızlık çağının kalbi kırık çocukları 
Yalnızlık o simsiyah ellerinde 
Yalandan ninnileriyle büyütüyor bizi 

 Söz: Cem Adrian Müzik: Cem Adrian

29 Eylül 2012 Cumartesi

Soğan Ekmek (Oğuzhan Uğur) 2012




 yeni yazımı yazdım ama çok uzun oldu azıcık daha bekleyin, beklerken bunu dinleyin gene döktürmüş:D

25 Ağustos 2012 Cumartesi

Uzun tatil...


Eskiden olsa, tatil öncesi kendimi ordan oraya atar alışveriş hazırlık derken şenliğe çevirirdim hazırlık safhasını.
Bu kez en büyük valizimi yatağımın ayak ucuna açtım gelip gidip olmazsa olmazları içine yerleştirip kalanı dolabıma yerleştirdim. Bu arada koskoca dolabı yeniden indirip geri kaldırdım ama olsun..

Bugün evden çıkmadan aheste aheste kahvaltı ettim yemek yedik temizliğin dibine vurdum ve şimdi valizimi kapatıcam. Yolculuk gece yarısı, umarım uyurum hemen, çok yorgunken nedense algılar açık olur her yanım ağır ve uykum kaçar. Bu kez öyle olmaz umarım ki.

Diyeceğim o ki bedenen ve ruhen çökmüş hissediyorum bu tatil çok geç kaldı ama uzun sürecek sanırım.
İlk defa bilgisayarımı yanıma almıyorum. Arada cafeden bakarım. Bu yüzden sessizliğimi mazur görün..
Şezlongta bütün gün mp3 dinleyip kitap okumaktan ve haşlanmadan bronzlaşmaktan başka amacım olmıcak:p
Tabii kafamdaki sesler susar ve burada kalmayı kabul ederlerse..
Geçen sene bir an seneye acaba ne yapıyor olurum buraya geldiğimde ne farklılık olur hayatımda gibi binbir soru sorarken bulmıştum kendimi, tatil bana iyi gelmiyor mu ne?
Zembereği boşalıyor ya beynimizin ve duygularımızın daha mı çok düşünecek zaman bulmamızdan acaba?
Dönüşte anlatacak çok şeyim olur umarım. Ben başkaları gibi şunu aldım bunu yedim bunu da giydim bakın bu da bikinim vs vs yazmayacağıma ve fotoğraflamayacağıma göre ne anlatırım bilmiyorum :p

İyi bakın kendinize...

18 Ağustos 2012 Cumartesi

PARADOKS OF OUR TİMES

Image Hosted by ImageShack.us
Paradox Of Our Times
Today we have bigger houses and smaller families
More conveniences , but less time
We Have More degrees, but less common sense
More knowledge , but less judgment
We have more experts, but more problems
More medicine, but less wellness
We spend too recklessly
Laugh too little
Drive too fast
Get to angry too quickly
Stay up too late
Read too little
Watch TV too much
And pray too seldom
We multiplied our possessions,
but reduce our values
We talk too much, love too little and lie too often
We’ve learned how to make living, but not a life
We’ve added years to life, not life to years
We have taller buildings, but shorter tempers
Wider freeways, but narrower viewpoints
We spend more, but have less
We buy more, enjoy it less
We’ve been all the way to the moon and back
But have trouble crossing the street to meet our neighbors.
We’ve conquered outer space,
But not inner space
We’ve split the atom
But not our prejudice
We write more, learn less,
plan more, but accomplish less
we’ve learn to rush, but not to wait,
we have higher incomes , but lower morals
We build more computers to hold more information,
to produce more copies
But have less communications
We are long on quantity,
But less in quality
These are the time of fast foods and slow digestion
Tall men , and short character
More leisure and less fun ,,,,,more kinds of foods ,,,,, but less nutrition
Two incomes ,,,,,but more divorce
Fancier houses ,,,, but broken homes
That’s why I propose , that as of today ,
you do not keep anything for special occasion ,
because every day you live is a special occasion.
Search for knowledge , read more ,
sit on your front porch and admire the view without paying attention to your needs.
Spend more time with your family and friends ,
eat your favorite foods, and visit the places you love .
Life is a chain of moment of enjoyment, not only about survival.
Use your crystal goblets, do not save your best perfume,
and use it every time you feel you want it.
Remove from vocabulary phrases like
“ one of these days “ and “ someday”
Let’s write that letter we thought of writing “ one of these days “
Let’s tell our families and friends how much we love them.
Do not delay anything that adds laughter and joy to your life .
Every day , every hour , and every minute is special.
And you don’t know if it will be your last .
If you’re too busy to take the time to send this message to
someone you love ,
and you tell yourself you will send it
“ one of these days “
You may not be here to send it
“ one of these days “
So believe me..
*-*
bugün daha büyük evlerimiz,küçük ailelerimiz....
daha çok konforumuz ama daha az zamanımız var 
daha iyi derecelerimiz,daha az sağduyu
daha çok bilgimiz var ama daha az yargılayabiliyoruz...
daha çok becerilerimiz ama daha çok problemlerimiz
daha çok ilaçlarımız var ama daha az sağlıklıyız....
daha saygısızız
 daha az gülüyoruz
daha hızlı araba sürüyoruz
daha çabuk kızıyoruz
daha az okuyor
daha çok tv izliyoruz nadiren dua ediyoruz......
daha çok konuşuyor,daha az seviyor ve
 daha sık yalan söylüyoruz..
hayatı değil nasıl yaşayacağımızı öğrendik
yılları hayatımıza kattık ,ama hayatımızı yıllara değil...
daha yüksek binalarımız,daha geniş yollarımız ama daha küçük manzaralarımız var....
daha çok harcıyor,,daha az şey elde ediyoruz
daha çok satın alıyor ama daha az memnun oluyoruz.....
aya gitmenin bir sürü yolunu bulduk,ancak komuşumuza gitmek için karşıya geçemiyoruz...
atomu bulduk,,ön yargılarımızı değil...
daha çok yazıyor daha az öğreniyoruz..
daha çok plan yapıyor daha az uygulamaya koyuyoruz.....
beklemeyi değil, saldırmayı öğrendik...
daha çok gelirimz var, daha az moralimiz....
daha çok bilgi için bilgisayarı icat ettik ama iletişimimiz daha az miktar çok kalite az...
uzun adamların kısa karakterlerin zamanı, fastfoodun zamanı....
daha çok boş zamanımız var ama daha az eğleniyoruz..
daha çok çeşit yiyecek ama daha az besleyici....
daha çok boşanmalar..
lüks evlerimiz ama dağılmış ailelerimz var..
hiç bir şeyi özel fırsatlarınız için saklamayın,
çünkü yaşadığınız her an özel bir fırsattır...
bilgiyi arayın, daha çok okuyun...
sandalyenize oturun ve manzaranın keyfini çıkarın
ihtiyaçlarınızı düşünmeden....
ailenizle daha çok zaman geçirin
sevdiğiniz yiyecekleri yiyin....
sevdiğiniz yerlere gidin...
hayat ondan zevk almak içindir...
sadece hayatta kalma çabası değil......
yazmayı düşündüğünüz mektupları yazın....
ailenize ve dostlarınıza onları ne kadar çok sevdiğinizi söyleyin
hayatınıza anlam katan hiç bir şeyi ertelemeyin
hergün her saat her dakika özeldir...
bu mesajı gönderemeyecek kadar meşgulum diyorsanız vakit ayırın ve gönderin....
çünkü 
bir daha gönderme şansınız olmayabilir... 
Bu slayt halinde bana yıllar evvel gelmişti tesadüfen elime geçti..
Bayram afiresinde paylaşmak istedim hepinize olsun,
iyi bayramlar şimdiden..

16 Ağustos 2012 Perşembe

Melissa Ural bebişinin öpücük sorunsalı

Gün geçmiyor ki sadece doğduğu gün ya da ana babasının yanındayken isimleri anılan haber olan mini şöhretlerimiz veryansın edip kendinden söz ettirmesin sevgili dostlar.Şimdi Melissanın bi öpcük sorunsalı var oldum olası çocukluğundan beri bu çok açık, bakınız ispat hele ilk resim koparttı beni:)

Annesinin her klibinde dudaklarını büzüp ittirip bana ne ve öpücük yaptığını anımsatırım size ve aynı pozu azcık büyüyen anne taklidi olan genç kız vericektir bilinç altında zaten kazılı bu bakış bakınız:


Ben hak veriyorum öyle bir ağırlığın altında eziliyorlar ki, annen daha güzel daha başarılı,bakalım kızı-oğlu ne olacak, babası kadar yakışıklı olmıcak bu çocuk,okumazda şimdi bunlar ya da paralı okullarda ittire kaktıra bi yere gelirler caanım çevreleri geniş..sürekli işittikleri sözler bunlar. Yazıktır!
Böyle böyle kompleksli ve dikkat çekmek için ne yapacağını sapıtmış bir nesil yetişiyor, yanısıra sosyal medayada sürekli çok eğlenceli, mutlu, paranın satın alabildiği her şeye sahip olduklarını milletin gözüne sokmaya çalışıyorlar, twitter ve facebook bağımlısı bizler olmamışken bunlar enik yaşta ellerinden düşmüyor hava atmalara doyamıyorlar. Ben ailelerin psikiyatr eşliğinde sürekli ilgilenmelerinden yanayım kendi hayatlarını yaşayabilmeleri adına,ama nerdee o itina ?
Çocuklarının her saçma sapan haberinde yanındayım güveniyorum ve SİZE NEEE mesajı vermekle ağlamakla olmuyo malesef bu işler,onları izleyen hayran olan özenen yaşıtları var bi ton.Bunu isteyen kendileri zaten.
.

Neyse diğer örneklere dalmıcam ama dün bizim annesinin fotokopisi tombiş melissa, babişini nedense asansörde sıradışı biçimde öpmüş yanak gıdık değil de dudaktan - kime ne dicem de- zurnanın zırt dediği yer  nasıl neden gerek duymuşsa bunu özellikle yapıp resmini çekip paylaşmış, twitter takipçi sayısı yerlerdeyken tavan yaptı böylece dün ve sırf rt lesin diye nasıl yalaka nasıl abuk mesajlar aldı bi göz atabilirsiniz.
Abisinin twitterı dışa kapalı ve bişey paylaşmamış belirtmeden geçemicem.
Sevgi göstermenin tek yolunun alışveriş ve öpücük olduğunu düşünüyor olabilir, daha çok genç, resim önce kendimiz için çekilirdi eskiden anı olsun diye de ama bu çocuğun belliki ispatlamak isteği bişeyler-birileri var ve benim ilk aklıma gelen üvey anne sendromu. Nispet yapmak istediği o suratsız, konuşmayan, hiçbir mekanda eşi ve onun çocuklarıyla görülmeyen ve de doğurmayan analığına "baba benim! en büyük aşkı da benim!" demek istemiş olamaz mı bu çocuk? Benim aklıma ilk bu geldi nedense o kadar masumca ki.
Ve günün haberi sebebiyle güncelleme: üvey anne hamile!! yaaaa ben demiştim diy miii
Bunca tepki alacağını tahmin etmeliydi zira anne babası ne yapsa haber olan çocuklar bunlar. Hadi o akıl edemedi daha yaşı 17-18, babası  ?İstediği gibi öper koklar (öyle demiş,haklı da) tamam da yavrum paylaşma bu resmi diyemezmiydi? En kötüsü gayet evcimen ve çocuklarını çok seven bir baba olduğunu düşündüğüm Hakan Ural ın düşürüldüğü durum, inanın bu çok fena:(
Sevgisini gösterme biçimi elbette farklıdır herkesin.
Dediğim gibi asla eleştirmek değil niyetim ama bi baba kızın böyle  ithamlarla suçlanması,taşlanması bi resimle hakaretlerin çığırından çıkması toplumca baba sevgisinden -evlat sevgisinden - uzak yada göstermeyi bilmiyor olmamızdan olabilir mi? Yoksa yaptıklarında hiçbir sorun yok herşey normal toplum mu anormal?
Yobazlar geriler yapıyo bu yorumları gerisi modern mi?
Linç edecek cesareti halka veren kendileri, hayatlarının her detayını özel anını paylaşmak istedikleri için  kontrolden çıkıyor bazen işler,bilinçli ya da bilinçsiz. Eleştirmenin de bi adabı olamaz mı ama?
Uzmanlar ne demiş .Tıklayın. Ama bu ergen yaştakilere ne derler bilemem konuşurlar mutlaka ağzı olan artık okuruz.
Bizi babamız yıkardı denize sokardı giydirirdi bebekken de büyüdükçe bizlere kim öğretti bunları yapmaya devam edemeyeceğimizi? İçgüdülerimiz ve biraz da toplum.Biraz da büyüklerimiz.
Bize normal yada hoş gelmeyen başkalarına gelebilir. Ama özendirici de olabilir.
Masum bi genç kız çocuğu babasını böyle öpmek isteyebilir ama her baba Hakan mı?
Tepki gösterilmesinde asıl sebep bu bence.
Pozdan çok mekan dikkatimi çekti benim, açıkhavada babasının sırtına binse, bahçede yemek yerken olsa vs böyle kötü tepkiler uyandırmayacaktı belki de.. İçtenlikle birbirini seven bi baba kızın böyle kötü sözlere  maruz kalması çok üzdü beni açıkçası. Şimdi yazdıkça yazacak herkes acıtacak yazılar..
Unutulmasın ki ilk resimdeki baba kız ve diğeri aynı, çocuklar babalarının gözünde büyümezler ve kızların en sevdikleri paylaşamadıkları bir tek babalarıdır..
Kızın yerle bir olmuş ruh halini toparlamak gene Sibele düşüyor tabii yazık ya:(
Dün full time twitterdaydı aptallar salaklar babam o size ne modunda sallama dedi millet takmıyorum dedi ama gece ağlamış ülkeyi terk edicem annee diye, nerden aklına geliyo bu seçenek? var çünkü böyle bi şansı..
Ama güçlü görünmeye çalışsa da belli ki içinde fırtınalar kopmuş.
Zaten kısa süre önce kiloları yüzünden irdelenmiş çocuk,dersleri de kötüymüş yazılmış,zayıflamış biraz geri gelmiş konuşulmuş, neye açtı da böyle şişmanladı diye birçok yazar tarafından buyrun , annesi kardeşinin babasıyla barışacak diye evi terketmiş abisiyle, Sibel in çekeceği var bu kızdan aha yazıyorum buraya.
Yardımcı olmaya ilgilenmeye çalışıp bir de hakaret işitti  şimdi ne yapsın zehir içse kızılcık şerbeti diyen bi kadın bu,adeta sabırtaşı. Çocuğun sorunları vardır ergendir normal..ama aldığı tepkiler konumundan dolayı felaket. Hele link verdiğim yazılar rezalet bu işten ekmek kazanıyolar yaa haram olsun!
Allah yardımcısı olsun ne diyelim.

Ay komik bişeyler yazıcaktım ben en üstteki resimleri görünce ama neyse, güleriz ağlanacak halimize durum bu.Sizin bu konuda düşünceleriniz nedir ki:(

A-aa-caip sorular

Bricitim beni mimlemiştim ben de cevapladım ama uyku düzenim ve kafam yerle bir oldugu için yayınlayamadım tamamalayıp eksiklerimi, özür dileyerek başlıyorum:



Çaresi bulunmayan bir hastalığa yakalandınız ve bunun sonucunda yaklaşık 1 yıllık ömrünüzün kaldığını öğrendiniz. Kalan 1 yılınızda ne yapardınız ?
Birincisi tedavi vs ile zaman harcamam, kalan ömrümü yapmayı ertelediğim şeyler için harcarım şuursuzca..ve söyleyemediklerimi söylerim kesinlikle:)
Göze alamadıklarımı yaparım ki kısa da olsa gelecekten korkmadan anın tadını çıkartabileyim..
Yapabildiğim kadar hayır ve iyilik yapmak içim koştururum diğer yandan..
Organlarımı zaten bağışladım ve bağış kartım cüzdanımda, benden sonra hayat bulan nefes alıp veren canlar olsun diye..
Ve asla dramatize etmez kendime acımazdım ömür dediğin bir gün, o da işte bugün..!
Zora Neale Hurston demiş ki:Karamsar olmak zor değil, zor olan çılgın bir fırtınadan sonra gökkuşağı gibi gülümseyebilmektir. kucaklamaya kollarının yetmeyeceği bir ağaç, bir tohumla başlar. En uzun yolculuklar ise, bir adımla başlar.
Gerçek sevgiler ise bir tebessümle başlar. annem her fırsatta çocuklarına güneşe doğru zıplamalarını öğütlerdi. Güneşe ulaşamazdık ama hiç olmazsa ayaklarımız yerden kesilirdi..

Fobileriniz , takıntılarınız var mı ? Varsa neler ?
Takıntılarım var ama zaman zaman saydım bunları diğer mimlerde mesela ya da normal bir yazımda..Mesela dönem dönem oyun takıntım var, bir şarkıyı yüzlerce kere dinleme takıntım var (1gün içinde), karşımdaki dinlememişse bir de üstüne anlamadım derse bir daha anlatmama takıntım var:), temizlik takıntım var,koku takıntım had safhada, aklıma gelirse eklerim dicem ama dönüp yeniden okuyacak haliniz yok:D

Bir sabah kalktınız ve dünyada hiç bir insan olmadığını öğrendiniz, ne yapardınız?
Neslimizi kurtarmak için üzerime düşen görevi yaparım! (dermişim hahah)
Hiç insan kalmamışsa ben de kalmamış olurum,sap gibi havva ana niyetine kalıcak halim yok,varsa benim kaburga kemiğimden erkek fln olmasın geberene kadar başımı yiyeceğine ben cennet meyveleri yer içer yan gelirim ohh miss..ne absurd soru:p

Dünyayı dolaşmak isteseniz hangi ülkeden başlardınız ? Neden ?
Sen bana turu ver nerden başlarsa başlasın farketmez:)

İtiraf edin prens/prenses e dönüşür diye kaç kurbağa öptünüz ?
Hiç öpmedim dönüşmeyeceğini biliyorum aptalmıyım:p

En son yaşadığınız küçük düşürücü , unutamadığınız olay ?
Farkında olmadan düştüklerim vardır belki..aklıma hiçbir tane bile gelmedi açıkçası. O kadar özenli,dikkatliyim ki çoğu konuda,rezil etmem kendimi (büyük konuşmak istemem ama böyle)

Asla yanınızdan ayırmadığınız 3 şey ?
Bakmasam da duymasam da cep telefonum:), cüzdanım, mp3 üm ve o ara okuduğum kitap.

Hayatınızın bir kitap/ film olmasını isteseydiniz hangi kitap/film olmasını isterdiniz ?
İstersem kendim yazarım ve adını İpekböceği koyarım:) Ve gider bastırırım nedir yani, ay bu da absurd soru başkasının hayatını mı örnek vereceğidim :p

En yakın arkadaşınızın bir uzaylı olduğunu ve sizi ilk denek olarak kendi gezegenine götüreceğini öğrendiniz, ne yapardınız ?
Annemi götürün derim, o  canlarından bezdirir hepsini huhah hem benden daha çok araştırılacak şey var onda bence:)

İsviçreli bilim adamları görünmezlik hapını buldu ve siz bu hapı kullanan ilk kişisiniz. Hapı kullandıktan sonra yapacağınız ilk şey nedir?
Gidip görmeye cesaret edemediğim birinin dibine girer bütün gün izlerdim ya da süre ne kadarsa, hatta ensesine şaplatırdım kızarsam:p (Allah ın tokadı yok derler bir de)

Kendimizi kötü hissettiğimizde yaptığımız şeyler?
Bunu bir önceki mimde kapsamlı olarak yazmıştım.

13 Ağustos 2012 Pazartesi

BU GECE EN HÜZÜNLÜ ŞİİRİ YAZABİLİRİM



Şöyle diyebilirim: gece yıldızla dolu
Ve yıldızlar, masmavi titreşiyor uzakta
Şakıyarak dönüyor gökte gece rüzgarı.

Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim..
Sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara.
Kollarıma aldım bu gece gibi kaç gece
Kaç defa öptüm onu sonsuz göğün altında
Sevdi beni o ben de bir ara onu sevdim,
O durgun, iri gözler sevilmez miydi ama..

Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim..
Yokluğunu düşünüp, yitmesine yanmakla
Duyup geceyi, onsuz daha engin geceyi.
Ota düşen çiy gibi, düşmekle şiir cana
Ne gelir elden, sevgim onu tutamadıysa
Gece yıldız içinde, o yoldaş değil bana
Hepsi bu.. uzaklarda şarkı söylüyor biri.
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
Gözlerim arar onu, yaklaştırmak ister gibi
Yüreğim arar onu, o yoldaş değil bana..

Artık sevmiyorum ya nasıl, nasıl sevmiştim
Sesim arar rüzgarı ulaşmak için ona
Ellere yar olur. öpmemden önceki gibi.
O ses, ışıl ışıl ten ve sonsuz bakışlarla
Artık sevmiyorum ya severim belki yine
Ne uzundur unutuş ah ne kısadır sevda..
Böyle gecelerde kollarıma aldım çünkü
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca

Belki bana verdiği son acıdır bu acı
Belki sana son şiirdir bu yazdığım şiir...

8 Ağustos 2012 Çarşamba

Kötü hissetmem mimi

Tam da cuk oturmuş bu mim,uzun zaman oldu blogları okuyamıyorum,yorum yazamıyorum,yorumlarıma cevap yazmakta gecikiyorum, çünkü kendi bloguma bakamıyorum bile..Bunun için özür dilerim.

Deeptone  mimlemiş beni. Bu kez sadece beni mimlemiş demek isterdim ama değil tabi ki o yüzden okumama rağmen göremedim kendimi:p
Çok teşekkür ederim unutmadığı ve diğer dostlarından ayırmadığı için.

Bu mimi yaparken ben önerdikleri değil şu müziği dinledim, gönderen dostum kimseye verme dediği için upload etmicektim ama neyse:)) Günlerdir aralıksız dinliyorum..
Dilerseniz tıklayın açıklan sayfadan dinleyip indirebilirsiniz.



Mimin konusu kendimizi kötü hissettiğimizde yaptığımız şeyler.

Kendimi kötü hissettiğimde yaptıklarım deep ile aynı, çoğumuzla aynıdır belki de..
Çünkü pek çoğumuzun depresyondan çıkış yoludur kaçmak,gözlerini sımsıkı kapatmak,çocukken yorganın altına saklanırdık ya öyle..gözlerimizi açtığımızda herşeyin rüya olduğunu bittiğini görmeyi umarız, ya da gene aynı dünyaya açacaksam bu dünyada kaybolup gideyim istersiniz..hep yorgun hep uykusuzsunuzdur ,
yani uykunun kucağına bırakırsınız kendinizi..Zaten bunun bilimsel bir açıklamasını da okumuştum beyin uyuşma hissi veren hormonları arttırıyor  bknz
Bir de Sertab der ki:


Sonraa ne yazık ki sürekli bişeyler yeme içme ihtiyacı duyarım hep susuzumdur mesela..sonra da karın ağrısı ve yediklerimden dolayı pişmalık eşlik eder buna..bazen de tam tersi ağzıma lokma koymam kururum:S

Kafamı dağıtmak için sürekli okurum, kitap,gazete,internetten bişeyler,ama tuhaftır ki yazamam (görüldüğü gibi son bir aydır)

Müziğe sığınırım. Ama ruh halim beni daha da göçertecek şarkılara yönlendirir ağlarım ağlarım ve açılmayı umarım (ama arabesk değil tabii ki) bunu yapmamak için mp3ümü takıp uzun uzun yürürm anlatmıştım daha önce birkaç postumda.(oraya tık buraya tık tık yazmıcam korkmayın ama)

Ve münkün olduğu kadar insanlardan uzak olurum,bir damla bile taşırır çabuk sinirlenir,alınır,ters anlar, çabuk ağlar çekilmez biri olurum bunu yaşatmaya hakkım yok kimseye..ama öyle işte..

Farkı alternatiflerde denemişliğim var mesela:)

Biricitin miminde sıra,yarın görüşürüz,esenkalın:)

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Uyan ey gözlerim gafletten uyan..ve Tebrizi

200 postu doldurmuş, doğum günümü geçmiş,700.izleyicim beni takibe almış,
çok teşekkür ederim öncelikle.
Ama görünen o ki belki de ilk defa bu kadar zaman yazmadan durmuşum.Daha da durucam gibi görünüyor..
Çünkü her ne kadar mutlu insan yazamaz deseler de ben demek ki mutsuzken buraları dolduramadığıma göre
bu kural da bana uymamış..
Sürekli beni hayal kırıklığına uğratan, üzen ve yaşamaktan vazgeçiren şeyler oluyor ard arda..ve ben elimden geleni yapmaktan da vazgeçmiş durumdayım artık..
Debelenip debelenip yüzemediğimi anladım ve boğulmaya bıraktım kendimi..
Özetle serin ve huzur dolu bir ölüm hayal ediyorum sadece ki onun da hangi korkunç senaryoyla beni bulacağı fikrine kapılıyorum bazen, çok acı çekerek, yanarak, boğularak?

Bugün yine kafam dopdolu daldan dala atlarken bir linke rastladım..
Videoyu koymadan linki veriyorum çünkü youtube da hemen yanda sözlü olarak söylenmiş versiyonlarını da bulacaksınız.Dinleyin..
Uyan Ey Gözlerim Gafletten Uyan

Bunu pişmanlık duyan biri gönlünü almak istediği insana yazdığı bir kaç satırın ucuna eklemişti..
Ve çok sevdiğim ney sesi beni aldı götürdü,kaç kere dinledim bilmiyorum ve neler düşündüm, öyle iç huzuru veren öyle hüzünlendiren bir ses ki ney, sonra bu ismin nerden geldiğini merak ettim,isminden bir pişmanlığa bestelendiği aşikardı ama neye?
Sultan 3.Murat Hz.’leri yazmış bu inanılmaz sözleri, melodisi sözleri olmadan bile içimde fırtınalar koparttı.. Ama bu parçanın yazılış nedeni çok farklıymış. Koca Sultan bunu bir sabah yatağında pişmanlık içinde yazmış gerçekten de, sabah yatağında iki büklüm halde yazmış bu sözleri. Nedeni ise Allah Korkusu’dur. Bunu hissettiren ise o sabah kaçırdığı sabah namazıdır...

Bunları okuyunca dünyadaki varlık,yokluk,dostluk,sevda,ekmek peşinde olma derken ahiret inancımızı nasıl kaybettiğimizi düşünüp irkildim bir kez daha.. öyle korkuyoruz ki kendimizi ve bunları sorgulamak sancı çekmekten..Hiç olmazsa iyi bir insan olmak, hak yememek, Allah tan korkmak bari unutulmasın..
Sadece daralona ağzımıza andığımız bir söz oldu Allahtan kork!! Zulme,iftiraya,ihanete uğramadan anmadığımız bizi görür mü acı çekerken acaba,bilmiyorum:( Ya sen benim için ne yaptın ey kulum demez mi?
Öyle bir gaflet uykusundayız ki, inanan inanmayan birbirini yemekte birbirinin inancına laf etmekte beni en çok üzen de bu.
Bu konuyla ilgili bir kaynak burda var yeniden yazmıyorum..

Ve bir videoya daha denk geldim,çok severim Tebrizi sözleri ve alıntılarını, bilirsiniz 40 kuralı vardır. Onları yazıcam ama videoyu Serdar Ortaç seslendirmiş bu bana tam bir süpriz oldu. Şarkılarını sevmem ama konuşma sesi gerçekten mükemmel.Dinlemenizi tavsiye ederim. .

Şems-i Tebrizi'nin 40 Kuralı
( Gönlü Geniş Ve Ruhu Gezginlerin Kırk Kuralı )

tıklamanız gerek çok uzun oldugu için bölmek zorunda kaldım 

12 Temmuz 2012 Perşembe

Artık çok geç..

Bu kısacık cümle ne anlamlar barındırıyor hiç düşündünüz mü, ya da bilmem size hiç söylendi mi?
Ya siz hiç kullandınız mı?

Bu ara o kadar çok kullandım ki..

Neyse an itibarıyla doğum günüm, boşa geçen bir yıl daha
Neyse ki bir yıl daha eksildi cezamdan
İyi ki doğmuşum diyemiyorum..öyle işte..

7 Temmuz 2012 Cumartesi

Bir kelime bir işlem

Mimlendiğimiz kişiyi tek kelime ile ifade ediyoruz ve sonra yine mimliyoruz,
Biricitim gelip haber verdi aslında bence bu bir mim değil anket defterlerimizin en son sorusuydu ya hani lisedeyken fln defter sahibi hakkında düşünceleriniz, o tür bişi olmuş demek sorular bitti bi daha beni mimlemicek biricit:))
Kendisi upuzuun yazmış ama ben o kadar yazamam ve mimin doğasına aykırı dedim o da ben yanlış yapmışım demiş:D

O zamaan herkesin tanıdığı ve tanımladığı cümleleri bir kenara itiyorum çünkü ben bir parçacık daha fazla tanıyorum bir kaç yönünü sanırım:) Yani sevimli,neşeli,sosyal vs demiyorum bunları herkes biliyo..
Çok çok iyi niyetli ve birazcık tanıdığı birini bile bütün samimiyeti ile sarıp sarmalıyo göklere çıkartıyo bu bizim kız, çok çabuk güveniyo ve de.. e bu da bazen suistimal edilmesine, erken karar verdiği için  yanılmasına,  ve bazı kendini bilmezlerin de totloarını kaldırmalarına sebep oluyo. Şahidim yani yakından:)
Lakin onun ne kadar temiz kalpli ve hala insanlıktan umudunu kesmemiş olduğunu gösteriyor bana göre..
Şu blogger dünyası koskocaman bi kumsal.Ve çok sevdiğim şu fani bloggerdaki bir avuç arkadaşım bana göre kum taneleri içindeki altın kadar değerliler:**

Ben kimseye soramam bunu utangaç bi yapım var, ama beni bir kelimeyle anlatmak isterseniz yorum olarak yazmanız benim için yeterlidir,havalara uçmama ya da yere inmeme:p
Zira bu ara yerlerdeyim ne kadar kötü özelliğim varsa (benim bile bilmediğim) yüzüme vurulup "senden nefret ediyorum!" dedi ottan bi sebepten en sevdiğim dostum..daha fazla yıkamaz beni artık hiçbişey..

29 Haziran 2012 Cuma

Yuva..

Yollar ayrılır..eşler ayrılır..
Çarpar kapılar,düşlerinizle ve kalbinizle birlikte kırılan dökülen ne varsa etrafa saçılır..
Özlem büker belki belinizi dayanamazsınız,ya da bir daha yüzyüze gelinmeyebilir..
Kesilir bitirilir ilişkiler ilk etapta..içine düştüğünüz öfke,gurur bulutu sizi boğar,mağlup eder...

Yerini o yakıcı duyguya bırakacağını hesaplayamaz, rahatlayacağınızı, sırtınızdan bir yük kalkacağını düşünürsünüz..

Dövmeler,yüzükler,hediyeler,mesajlar,zihninizden silinmeyen ama yazılı olan anılar,günlükler tek tek imha edilir ve yepyeni,özgür biz siz çıkacak sanırsınız bütün bu kasvetli kabuğun altından..

Birbirinize olan aşkınız koca bi yalanmış gibi uçup gitmesi beklenir böyle nafile çabalarla bir anda..
O uçmuş gibi davranır,belki de öyledir..kendisini bekleyen teselliye hazır kucaklara ,ordan oraya atabilir kendini hızla ve bir mutluluk oyunu başlar akabinde "sensiz mutluyum görüyomusun" dur adı..
İki kişide aynı anda bitmezmiş aşk,uzmanlar söylemiş bunu..ve bu acıyı yaşamadan bitiremezsiniz..

Tek koparamayacağınız,silip yokedemeyeceğiniz bağsa çocuklarınızdır.
Gelişini duyduğunuz anki mutluluğunuz,beklerken  huzurunuz,doğduğu anki coşkunuz,sevinç gözyaşlarınız ve onunla bir halkanın daha tamamlandığı,tam bir aile olduğunuz gerçeği onlara her bakışınızda tokat gibi çarpar yüzünüze..
Onlar ikinizden hayata kalan tek gerçek dövmelerdir ve asla silinmezler..çocuk ve babası-ya da annesiye ilişki bitirmeniz son noktadır.Ayrıkotu gibi yolup temizleyemezsiniz.Acımasızlıktır.Merhametsizliktir.

Bitirmek tek çaredir bazen yürümüyorsa tıkanmışsa yol.
Geçmişe anıları saygıyla teslim etmeniz gerekir yeni yolunuza yürüyebilmek adına ama geçmişinize saygınız varsa çocukları kullanmayın acı çektirme biçimi olarak.
O meleklerin duyguları ve sevgi ihtiyacı sizin şahsi kavganıza bedel olmamalı.

Hele de kendiniz yaşamışsanız bu acıları..
Sizin de aynısını yapmanız geçmişinizden en ufak bir ders veya ibret almadığınızın üzücü kanıtıdır..

Yuva

Yanyana geldikçe daha uzak
Birlikteyken daha kimsesiz
Bir ağırı sızım sızım yeri belirsiz
O da yalnız
Ben de yalnız
Acılar tütüyor bacamızdan
Görünmeyen taş duvarlar örmüşüz
Duvar olduk kendimize kendimiz
Ne yana dönsek
Kendimize çarparız.

demiş Aziz Nesin.

23 Haziran 2012 Cumartesi

Bugün neler öğrendin?


Bugün neler öğrendin? demiş Bricit her yazdığımı o gün öğrenmiş olsam da :p

Bugün kafam meşgulken bişeyler okumamam gerektiğini öğrendim.
Ne okusam zor anladım resmen.

Çabuk sinirleniyorum şu ara kendimi ne kadar sakin olmaya zorlasam da.Ya da insanlar damarıma basıyor kasten.
Böyle giderse asosyalleşicem iyiden iyiye insanlardan nefret etmeme ramak kaldı.
Sakin..sakin..en iyisi spor salonuna yazılmak ya da dövüş sporlarından birini yapmak abim gibi, hoş onu sakin bi adam yapmadı daha da saldırganlaştırdı:p

İnsanların hatalarını görmemek için deli gibi  başkalarını suçlayabileceğini bir kere daha öğrendim lakin bunu ne kadar öğrensem boş..bende bu iyi niyet olduğu sürece ben adam olmam..

Kuruntu yaptığım zaman bana "sen kafandaki saçma düşünceleri bırak beni dinle bana inan" diyen herkesin ne düşünüyorsam mutlaka onu yapacağını öğrendim, boşa senaryo yazmıyomuşum demek ki..
evren beni uyarıyor ama ne çare?

Bu sıcaklarda inatla saçlarım salık ve fönlü dışarı çıkmanın nafile bi çaba olduğunu öğrendim 15dk sonra tepemde toplanmış oluyolar kendiliğinden, valla bak:)

Ekleme: Evde meyveli yoğurt yapmayı öğrendim uydurarark tabi, buz gibi yoğurt, pudra şekeri,şeftali çilek muz ne isterseniz hepsi veya biri, üzerine 1 top dondurma da varsa fena, çok fenaa^^

22 Haziran 2012 Cuma

Ay bizde misağfir var yaaa



Yemin ederim bu cümleyi duymaktan bıktı usandı bezdi arkadaşlarım, çünkü bizim ev yolgeçen hanı, adeta bi konaklama mekanı sürekli gelen giden olur ,aslında sürekli kadro aynıdır muhtemelen ama ben çay yap, sofra kur kaldır,ikram yap,kahve yap, mutfağı toparla, fal baktır derken avare olduğum ,köle ısaura olduğum,bonus olarak kuzenler yazın bizde kaldığı için yatmak bilmediklerinden mütevellit bi türlü telefonda konuşamıyor hatta pc başında zevzeklenemediğim için isyanlardayım daha doğrusu ben değil bana ulaşamayanlar isyanlarda..

Diğer yandan ne desem düzeltmeye çalışan, herşeyi uzatan sorun eden, beni ağlayacak ya da cinnet boyutuna getiren biri "seni artık üzmicem" dedi aniden ve sanki nur inmiş gibi, aksakallı dede rüyasına girmiş hatta bizzat kendi gibi, bally koklamışçasına huzurlu, sakin, damarına da bassam "laf vurmuşsun ama cnm" diye başlayan sakin cümleler kurmakta..

Bir anda greek müzik dinleme isteğim coştu ve dün google da dolu şarkı dinledim, beğendiklerimi indirdim
yunan radyosu dinledim netten vs, bu sabah hemen exa radyo açtım hatta yenlenmiş bi gün önce favori radyoları ayarladık habire arabesk çaldı nereye tıklasak dellendik güldük gırgır yaptık..neyse sabah tıkladım Bursa Fm açıktı genelde karışık hatta arabesk çalar, tam değiştirmek için elimi uzattım aaaa!!
gereek müzik!! yunanca çaldı bütün gün! delirdim ürktüm dokunamadım açıp kapasam eski haline dönücek diye ama o an twitterda bunu konuşur üçbuçuk atarken netten arattım değişti mi tarzı aniden bu radyonun diye,açtım türkçe çalıyodu!
Nini sakin, gizi benim gibi panikte, ve vardığımız sonuç: EVREN MESAJINI ALDI BEBEĞİM!!
muhahah diğerlerini de almasını umuyorum akşama kadar greek çaldı yemin ederim gözlerim yuvalarından fırladı ses klibi ve ekran ss aldım düşünün kendimden şüphe ettim ya yusuf yusuf olup:)
 Yunanca demişken severim çok nedense ve hatta sürekli dinlediğim bi şarkı var şahanee siz de dinleyin allaşşkına bak!! indirebilin diye erinmedim upload ettim size:

Listen or download antonis remos 04 - mi fygeis for free on Prostopleer
Sözlerinin çevisi şöyle:
bu gözler ki, bana sürekli bakardı
aynı gözler bugün bana farklı bakmaktalar
bu eller ki beni ısıtıyorlardı
ateş gibi..iki bıçak gibi
vücutta çentik bırakırlar
sakın gitme..sakın gitme!
su almış gemiye benziyor aciz kalp
sakın gitme,sakın gitme
nasıl karşı koyacağım bilmiyorum
beni denizin dibine çeken o şeye ..
kaç yıl harcadım senin denizinde
aşkımızın dalgalarına karşı
ne fırtınalar yaşadık
ama gene de hayatta kaldık
şimdi eğer gidecek olursan
iki kurban olacağız
o dudaklar ki
beni tatlı bir şekilde öperdi
aynı dudaklar
en sonunda beni aldatacaklar
sakın gitme..sakın gitme

şimdi eğer gidecek olursan
iki kurban olacağız...

19 Haziran 2012 Salı

Buyur burdan tak,

Buyur burdan tanı...
Takıntıların var mı yoksa kim takar takıntıları sallamışım dünyayı modunda mı yaşarsın hayatı..
demiş Umay :)

İşte bu tür mimler tam paslaşma merak içinde "ya sen?" demek benim için ve okumaya da yazmaya da bayılıyorum bunları yazar hakkında bi dolu şey öğreniyosunuz tabi açık verirse:p

Bi kere takıntı benim diğer adım,herkesin vardır mutlaka ama ben takıntıların diğer insanların hayatına müdahele şeklindeyse veya rahatsız ediyorsa frenlenmesinden yanayım ne de olsa başkasının özgürlüğünün başladığı yerde sizinki biter..

Annem mesela nereye  giderse gitsin misafir olan kendisiyse de bizde biri kalıyorsa da inatla kurallarını uygulamaya çalışır,ortalık gerilir,tatsızlık ve gözyaşları eşlik eder. Mesela yazlıkta bile gece onun uyku saatinde tv ve ışıklar kapanacak, çıt çıkmayacak. Odasına kapısını kapanıp yatması gerekirse kulak tıkacı ve uyku gözlüğü kullanması gerekirken o takıntısıyla hayatı zehreder millete:(

Neyse bak sinir oldum yine,benim takıntılarıma gelince, çok çabuk sıkılıp diğer bir işe geçme huyum var mesela. Odaklanma problemim olmamasına rağmen mesela tema değişirken sıkılıp öylece bırakıp yazı yazmaya onu bırakıp oyun oynamaya onu bırakıp sandviç yapmaya geçebilirim (acıktım da) ama mutlaka hepsini hakkıyla yapar ve tamamlarım başlayıp yarım kalan örgülerim hariç onlara da manevi bi bağım var mutlaka biticekler:p
Kitap okumak hariç bunlardan okurken dünya yansa bakmam:)

Sürekli biyere bişeyler yazarım,ajanda,defter,notpad tanımam çizerim^^ meselaa alışverişten sonra otururum çay içmeye yoksa dinlenemem,ve hemen neler aldım neler alıcam yazar çizer  liste yapmışsam bakar işaretlerim. Önemli günleri tarihleri o gün ne yaptığımı not alırım ,tarif duyar yazarım sürekli çok önemli notlarım vardır.Yazmazsam uçar gider sanırım..

O gün kendimi güzel hissetmedimse aksini bin kişide söylese kendimi iyi hissettiremez mümkünse saklanırım kimse görmesin diye:p

Bazen tembellikten öleceğimi sanırım oysa gecenin bi yarısı aklıma bişey yapmak gelse muffin meselaa kalkar yaparım gözüm kapalı hele de biri istemişse:)

Çanta takıntım vardır çantasız adım atmam, mutlaka o gün ne giymişsem uygun olmalı, her ihtiyacım içinde olmalı, asla dağınık olmaz içi çantamın bir makyaj çantası içinde ıslak mendil,kuru mendil,makyaj malzemelerim,mini kremim,1-2 not defterim,deri kaplı küçük ajandam,usb belleklerim,mp3üm,pillerim,kalemlerim,tokalarım,gazoz açacağım, gözlük kılıflarım ve gözlüklerim,cüzdanım,anahtarlığım gayet düzenlidir çantadan çantaya aktarmam 2 dk sürer:D

Ertesi gün giyeceğimi mutlaka akşam hazırlarım gözden geçirirm,hazırlarım içim rahat eder, gerekiyosa ütülerim iki ayağımı bi pabuca sokmam ve mutlaka uyumlu olmalı mutlakaa

Saçlarımı asla kirli dağınık dibi çıkmış vs göremezsiniz:) Başkalarını da görmeye dayanamam.

Koku ve diş temizliği takıntım var açmıyım daha fazla anladınız siz onu..toplum içine giriyosunuz bi diş fırçalamak deodorant sıkmak ellerini sabunlamak angarya olmamalı bi zahmet,kendinize değilse başlarına saygınız olsun dicem ama absurd bi cümle olcak..

Evim odam dolabım çalışma masam düzenli ve tertemiz olmak zorunda..İlla yumoş,parfüm,ev temizliğinde de sevdiğim tek deterjan var reklam olmasın bunların kokusunu duymalıyım^^

Türk dizi filmelerinde illa bi saçmalık mantıksızlık binbir kusur bulurum sinir olurum izleyeni de ederim, MANTIK takıntım var özetle her yerde her durumda, beni bişeye inandırmak zordur bu sebepten.

Kuruntularım vardır kafamda kurar kurar kahrederim kendimi elimde değil..

Yaza yaza hal oldum daha da yazarım hepsi takıntıya girmese bile..:D

nini,milena,elmyraucuc,aradia,muzurella,kuulumsu,mia nelere takıyomuş acaba?
edit: Kuulmsu da beni mimlemiş bu konuda,kalp kalbe karşı işte öpenzi:*

17 Haziran 2012 Pazar

Baba-sızlar günü..sızlar..

 Burada babamı anlatmıştım ufacık, onu anlatmaya sayfalar yetmez ki, ona olan özlemimi ve içimi yakan bu kimsesizlik duygusunu da aynı şekilde...anlatamam..
Yaşamayan da anlamaz, bir an dayanamayıp bişeyler yazmışım şurda.. da ama anlık değil hep var bu özlem..
Kucak dolusu kitaplar alıp bana ve kendine, kemik çerçeveli gözlüğünü yemyeşil gözlerine takıp röpteşambrı üzerinde tekli koltuğunda onu kitap okurken izlemeyi özledim..
Böyle bir zarafet ve şıklık bir daha göremeyeceğimi biliyorum ömrümce..yerine kimseyi koyamayacağımı da..Arabayla köprüden her geçişimizde "bak bir varmış bir yokmuş boğaziçinde tatlı bir kız yaşarmış bizim evde" diye şarkıları bana uyarlamasını özlüyorum.
Bana kalkıp dans etmeyi öğretişini özlüyorum. Kuğu gibi kızım benim demesini..
Ağladığımda beni tutup deniz kenarında gezdirmesini özlüyorum.
Sorduğum en önemsiz şeye bile elinde ne var ne yok bırakıp beni karşısına alıp ciddiyetle cevaplamasını özlüyorum..
Serçe parmağını tutarak başımı sırtına yaslayarak seninle uyumayı özlüyorum.
Elini belinden arkaya uzatmak kimbilir nasıl yoruyordu kolunu..ama ben elini tutmazsam uyuyamazdım ki..
Belki de hissetmişimdir sırtımı bir böyle sağlam bir dağa yaslamanın ömrümce sürmeyeceğini..
O sıcaklığı o kokuyu özlüyorum, çok üşüyorum ben...hep üşüyorum...
İstanbul u hiç sevmiyorum artık babamsız..
Hele de bugün...
Baba-sızlar günü...sızlayan kalbimi susturamıyorum..

Bazen sözcüler aciz kalır, çok kötü babalar da var biliyorum, onlar hakkında bişey bilmiyorum anlamıyorum da, olmamasından iyi midir bilmiyorum.
Ama eğer bir babanız varsa ve sabah kalkıp kuru kuru bir paket tutuşturup eline kutlayıp bir an evvel haftasonu nu arkadaşlarınızla geçirmek için hazırlanmaya adamışsanız gününüzü, bir kere daha düşünün ki onlarla geçirecek çok zamanınız olabilir, döndüğünüzde orda olmayabilir,
arkadaşların biri gelir biri gider yarın sizi terkedebilirler de..
Ama babanız ne kadar sizinle bilmiyosunuz.
Benim gibi bi sabah kalktığınızda babanızın artık olmadığını öğrenebilirsiniz.
Ağzınızdan çıkanlara yaptıklarınıza özen gösterin ki içinize yara kalmasın hiçbir şey..bir kere de benim yerime sarılın sımsıkı...
ve bu sıcaklığı bu kokuyu duyamadan yaşamanın ne olduğunu hissetmeye çalışın..
 ve tam o anda babanızın yüzündeki gülümsemeyi bana gönderin:')
Allah uzun ve sağlıklı ömürler versin bütün hayırlı babalara.Ellerinden öpüyorum.
Taş kalplilerin de kalbine merhamet ve sevgi aşılasın.
Parlak bir inciydim önce derinlerde saklanırdım 
Baba evi kabuğumdu hayat çok uzak sanırdım..
Düşlerimle yandım sonra sevdalarımla kavruldum
Düşlerimin peşi sıra kendimi yollara vurdum
Kanat takıp uçurur da bu düşler uyandırır en tatlı yerinde
Gün ortasında sabah seherinde hatırlanır yeniden
Yatak döşek yatırır da bu sevda uyandırır en tatlı yerinde
Gün ortasında sabah seherinde hatırlanır yeniden...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...