25 Ağustos 2012 Cumartesi

Uzun tatil...


Eskiden olsa, tatil öncesi kendimi ordan oraya atar alışveriş hazırlık derken şenliğe çevirirdim hazırlık safhasını.
Bu kez en büyük valizimi yatağımın ayak ucuna açtım gelip gidip olmazsa olmazları içine yerleştirip kalanı dolabıma yerleştirdim. Bu arada koskoca dolabı yeniden indirip geri kaldırdım ama olsun..

Bugün evden çıkmadan aheste aheste kahvaltı ettim yemek yedik temizliğin dibine vurdum ve şimdi valizimi kapatıcam. Yolculuk gece yarısı, umarım uyurum hemen, çok yorgunken nedense algılar açık olur her yanım ağır ve uykum kaçar. Bu kez öyle olmaz umarım ki.

Diyeceğim o ki bedenen ve ruhen çökmüş hissediyorum bu tatil çok geç kaldı ama uzun sürecek sanırım.
İlk defa bilgisayarımı yanıma almıyorum. Arada cafeden bakarım. Bu yüzden sessizliğimi mazur görün..
Şezlongta bütün gün mp3 dinleyip kitap okumaktan ve haşlanmadan bronzlaşmaktan başka amacım olmıcak:p
Tabii kafamdaki sesler susar ve burada kalmayı kabul ederlerse..
Geçen sene bir an seneye acaba ne yapıyor olurum buraya geldiğimde ne farklılık olur hayatımda gibi binbir soru sorarken bulmıştum kendimi, tatil bana iyi gelmiyor mu ne?
Zembereği boşalıyor ya beynimizin ve duygularımızın daha mı çok düşünecek zaman bulmamızdan acaba?
Dönüşte anlatacak çok şeyim olur umarım. Ben başkaları gibi şunu aldım bunu yedim bunu da giydim bakın bu da bikinim vs vs yazmayacağıma ve fotoğraflamayacağıma göre ne anlatırım bilmiyorum :p

İyi bakın kendinize...

18 Ağustos 2012 Cumartesi

PARADOKS OF OUR TİMES

Image Hosted by ImageShack.us
Paradox Of Our Times
Today we have bigger houses and smaller families
More conveniences , but less time
We Have More degrees, but less common sense
More knowledge , but less judgment
We have more experts, but more problems
More medicine, but less wellness
We spend too recklessly
Laugh too little
Drive too fast
Get to angry too quickly
Stay up too late
Read too little
Watch TV too much
And pray too seldom
We multiplied our possessions,
but reduce our values
We talk too much, love too little and lie too often
We’ve learned how to make living, but not a life
We’ve added years to life, not life to years
We have taller buildings, but shorter tempers
Wider freeways, but narrower viewpoints
We spend more, but have less
We buy more, enjoy it less
We’ve been all the way to the moon and back
But have trouble crossing the street to meet our neighbors.
We’ve conquered outer space,
But not inner space
We’ve split the atom
But not our prejudice
We write more, learn less,
plan more, but accomplish less
we’ve learn to rush, but not to wait,
we have higher incomes , but lower morals
We build more computers to hold more information,
to produce more copies
But have less communications
We are long on quantity,
But less in quality
These are the time of fast foods and slow digestion
Tall men , and short character
More leisure and less fun ,,,,,more kinds of foods ,,,,, but less nutrition
Two incomes ,,,,,but more divorce
Fancier houses ,,,, but broken homes
That’s why I propose , that as of today ,
you do not keep anything for special occasion ,
because every day you live is a special occasion.
Search for knowledge , read more ,
sit on your front porch and admire the view without paying attention to your needs.
Spend more time with your family and friends ,
eat your favorite foods, and visit the places you love .
Life is a chain of moment of enjoyment, not only about survival.
Use your crystal goblets, do not save your best perfume,
and use it every time you feel you want it.
Remove from vocabulary phrases like
“ one of these days “ and “ someday”
Let’s write that letter we thought of writing “ one of these days “
Let’s tell our families and friends how much we love them.
Do not delay anything that adds laughter and joy to your life .
Every day , every hour , and every minute is special.
And you don’t know if it will be your last .
If you’re too busy to take the time to send this message to
someone you love ,
and you tell yourself you will send it
“ one of these days “
You may not be here to send it
“ one of these days “
So believe me..
*-*
bugün daha büyük evlerimiz,küçük ailelerimiz....
daha çok konforumuz ama daha az zamanımız var 
daha iyi derecelerimiz,daha az sağduyu
daha çok bilgimiz var ama daha az yargılayabiliyoruz...
daha çok becerilerimiz ama daha çok problemlerimiz
daha çok ilaçlarımız var ama daha az sağlıklıyız....
daha saygısızız
 daha az gülüyoruz
daha hızlı araba sürüyoruz
daha çabuk kızıyoruz
daha az okuyor
daha çok tv izliyoruz nadiren dua ediyoruz......
daha çok konuşuyor,daha az seviyor ve
 daha sık yalan söylüyoruz..
hayatı değil nasıl yaşayacağımızı öğrendik
yılları hayatımıza kattık ,ama hayatımızı yıllara değil...
daha yüksek binalarımız,daha geniş yollarımız ama daha küçük manzaralarımız var....
daha çok harcıyor,,daha az şey elde ediyoruz
daha çok satın alıyor ama daha az memnun oluyoruz.....
aya gitmenin bir sürü yolunu bulduk,ancak komuşumuza gitmek için karşıya geçemiyoruz...
atomu bulduk,,ön yargılarımızı değil...
daha çok yazıyor daha az öğreniyoruz..
daha çok plan yapıyor daha az uygulamaya koyuyoruz.....
beklemeyi değil, saldırmayı öğrendik...
daha çok gelirimz var, daha az moralimiz....
daha çok bilgi için bilgisayarı icat ettik ama iletişimimiz daha az miktar çok kalite az...
uzun adamların kısa karakterlerin zamanı, fastfoodun zamanı....
daha çok boş zamanımız var ama daha az eğleniyoruz..
daha çok çeşit yiyecek ama daha az besleyici....
daha çok boşanmalar..
lüks evlerimiz ama dağılmış ailelerimz var..
hiç bir şeyi özel fırsatlarınız için saklamayın,
çünkü yaşadığınız her an özel bir fırsattır...
bilgiyi arayın, daha çok okuyun...
sandalyenize oturun ve manzaranın keyfini çıkarın
ihtiyaçlarınızı düşünmeden....
ailenizle daha çok zaman geçirin
sevdiğiniz yiyecekleri yiyin....
sevdiğiniz yerlere gidin...
hayat ondan zevk almak içindir...
sadece hayatta kalma çabası değil......
yazmayı düşündüğünüz mektupları yazın....
ailenize ve dostlarınıza onları ne kadar çok sevdiğinizi söyleyin
hayatınıza anlam katan hiç bir şeyi ertelemeyin
hergün her saat her dakika özeldir...
bu mesajı gönderemeyecek kadar meşgulum diyorsanız vakit ayırın ve gönderin....
çünkü 
bir daha gönderme şansınız olmayabilir... 
Bu slayt halinde bana yıllar evvel gelmişti tesadüfen elime geçti..
Bayram afiresinde paylaşmak istedim hepinize olsun,
iyi bayramlar şimdiden..

16 Ağustos 2012 Perşembe

Melissa Ural bebişinin öpücük sorunsalı

Gün geçmiyor ki sadece doğduğu gün ya da ana babasının yanındayken isimleri anılan haber olan mini şöhretlerimiz veryansın edip kendinden söz ettirmesin sevgili dostlar.Şimdi Melissanın bi öpcük sorunsalı var oldum olası çocukluğundan beri bu çok açık, bakınız ispat hele ilk resim koparttı beni:)

Annesinin her klibinde dudaklarını büzüp ittirip bana ne ve öpücük yaptığını anımsatırım size ve aynı pozu azcık büyüyen anne taklidi olan genç kız vericektir bilinç altında zaten kazılı bu bakış bakınız:


Ben hak veriyorum öyle bir ağırlığın altında eziliyorlar ki, annen daha güzel daha başarılı,bakalım kızı-oğlu ne olacak, babası kadar yakışıklı olmıcak bu çocuk,okumazda şimdi bunlar ya da paralı okullarda ittire kaktıra bi yere gelirler caanım çevreleri geniş..sürekli işittikleri sözler bunlar. Yazıktır!
Böyle böyle kompleksli ve dikkat çekmek için ne yapacağını sapıtmış bir nesil yetişiyor, yanısıra sosyal medayada sürekli çok eğlenceli, mutlu, paranın satın alabildiği her şeye sahip olduklarını milletin gözüne sokmaya çalışıyorlar, twitter ve facebook bağımlısı bizler olmamışken bunlar enik yaşta ellerinden düşmüyor hava atmalara doyamıyorlar. Ben ailelerin psikiyatr eşliğinde sürekli ilgilenmelerinden yanayım kendi hayatlarını yaşayabilmeleri adına,ama nerdee o itina ?
Çocuklarının her saçma sapan haberinde yanındayım güveniyorum ve SİZE NEEE mesajı vermekle ağlamakla olmuyo malesef bu işler,onları izleyen hayran olan özenen yaşıtları var bi ton.Bunu isteyen kendileri zaten.
.

Neyse diğer örneklere dalmıcam ama dün bizim annesinin fotokopisi tombiş melissa, babişini nedense asansörde sıradışı biçimde öpmüş yanak gıdık değil de dudaktan - kime ne dicem de- zurnanın zırt dediği yer  nasıl neden gerek duymuşsa bunu özellikle yapıp resmini çekip paylaşmış, twitter takipçi sayısı yerlerdeyken tavan yaptı böylece dün ve sırf rt lesin diye nasıl yalaka nasıl abuk mesajlar aldı bi göz atabilirsiniz.
Abisinin twitterı dışa kapalı ve bişey paylaşmamış belirtmeden geçemicem.
Sevgi göstermenin tek yolunun alışveriş ve öpücük olduğunu düşünüyor olabilir, daha çok genç, resim önce kendimiz için çekilirdi eskiden anı olsun diye de ama bu çocuğun belliki ispatlamak isteği bişeyler-birileri var ve benim ilk aklıma gelen üvey anne sendromu. Nispet yapmak istediği o suratsız, konuşmayan, hiçbir mekanda eşi ve onun çocuklarıyla görülmeyen ve de doğurmayan analığına "baba benim! en büyük aşkı da benim!" demek istemiş olamaz mı bu çocuk? Benim aklıma ilk bu geldi nedense o kadar masumca ki.
Ve günün haberi sebebiyle güncelleme: üvey anne hamile!! yaaaa ben demiştim diy miii
Bunca tepki alacağını tahmin etmeliydi zira anne babası ne yapsa haber olan çocuklar bunlar. Hadi o akıl edemedi daha yaşı 17-18, babası  ?İstediği gibi öper koklar (öyle demiş,haklı da) tamam da yavrum paylaşma bu resmi diyemezmiydi? En kötüsü gayet evcimen ve çocuklarını çok seven bir baba olduğunu düşündüğüm Hakan Ural ın düşürüldüğü durum, inanın bu çok fena:(
Sevgisini gösterme biçimi elbette farklıdır herkesin.
Dediğim gibi asla eleştirmek değil niyetim ama bi baba kızın böyle  ithamlarla suçlanması,taşlanması bi resimle hakaretlerin çığırından çıkması toplumca baba sevgisinden -evlat sevgisinden - uzak yada göstermeyi bilmiyor olmamızdan olabilir mi? Yoksa yaptıklarında hiçbir sorun yok herşey normal toplum mu anormal?
Yobazlar geriler yapıyo bu yorumları gerisi modern mi?
Linç edecek cesareti halka veren kendileri, hayatlarının her detayını özel anını paylaşmak istedikleri için  kontrolden çıkıyor bazen işler,bilinçli ya da bilinçsiz. Eleştirmenin de bi adabı olamaz mı ama?
Uzmanlar ne demiş .Tıklayın. Ama bu ergen yaştakilere ne derler bilemem konuşurlar mutlaka ağzı olan artık okuruz.
Bizi babamız yıkardı denize sokardı giydirirdi bebekken de büyüdükçe bizlere kim öğretti bunları yapmaya devam edemeyeceğimizi? İçgüdülerimiz ve biraz da toplum.Biraz da büyüklerimiz.
Bize normal yada hoş gelmeyen başkalarına gelebilir. Ama özendirici de olabilir.
Masum bi genç kız çocuğu babasını böyle öpmek isteyebilir ama her baba Hakan mı?
Tepki gösterilmesinde asıl sebep bu bence.
Pozdan çok mekan dikkatimi çekti benim, açıkhavada babasının sırtına binse, bahçede yemek yerken olsa vs böyle kötü tepkiler uyandırmayacaktı belki de.. İçtenlikle birbirini seven bi baba kızın böyle kötü sözlere  maruz kalması çok üzdü beni açıkçası. Şimdi yazdıkça yazacak herkes acıtacak yazılar..
Unutulmasın ki ilk resimdeki baba kız ve diğeri aynı, çocuklar babalarının gözünde büyümezler ve kızların en sevdikleri paylaşamadıkları bir tek babalarıdır..
Kızın yerle bir olmuş ruh halini toparlamak gene Sibele düşüyor tabii yazık ya:(
Dün full time twitterdaydı aptallar salaklar babam o size ne modunda sallama dedi millet takmıyorum dedi ama gece ağlamış ülkeyi terk edicem annee diye, nerden aklına geliyo bu seçenek? var çünkü böyle bi şansı..
Ama güçlü görünmeye çalışsa da belli ki içinde fırtınalar kopmuş.
Zaten kısa süre önce kiloları yüzünden irdelenmiş çocuk,dersleri de kötüymüş yazılmış,zayıflamış biraz geri gelmiş konuşulmuş, neye açtı da böyle şişmanladı diye birçok yazar tarafından buyrun , annesi kardeşinin babasıyla barışacak diye evi terketmiş abisiyle, Sibel in çekeceği var bu kızdan aha yazıyorum buraya.
Yardımcı olmaya ilgilenmeye çalışıp bir de hakaret işitti  şimdi ne yapsın zehir içse kızılcık şerbeti diyen bi kadın bu,adeta sabırtaşı. Çocuğun sorunları vardır ergendir normal..ama aldığı tepkiler konumundan dolayı felaket. Hele link verdiğim yazılar rezalet bu işten ekmek kazanıyolar yaa haram olsun!
Allah yardımcısı olsun ne diyelim.

Ay komik bişeyler yazıcaktım ben en üstteki resimleri görünce ama neyse, güleriz ağlanacak halimize durum bu.Sizin bu konuda düşünceleriniz nedir ki:(

A-aa-caip sorular

Bricitim beni mimlemiştim ben de cevapladım ama uyku düzenim ve kafam yerle bir oldugu için yayınlayamadım tamamalayıp eksiklerimi, özür dileyerek başlıyorum:



Çaresi bulunmayan bir hastalığa yakalandınız ve bunun sonucunda yaklaşık 1 yıllık ömrünüzün kaldığını öğrendiniz. Kalan 1 yılınızda ne yapardınız ?
Birincisi tedavi vs ile zaman harcamam, kalan ömrümü yapmayı ertelediğim şeyler için harcarım şuursuzca..ve söyleyemediklerimi söylerim kesinlikle:)
Göze alamadıklarımı yaparım ki kısa da olsa gelecekten korkmadan anın tadını çıkartabileyim..
Yapabildiğim kadar hayır ve iyilik yapmak içim koştururum diğer yandan..
Organlarımı zaten bağışladım ve bağış kartım cüzdanımda, benden sonra hayat bulan nefes alıp veren canlar olsun diye..
Ve asla dramatize etmez kendime acımazdım ömür dediğin bir gün, o da işte bugün..!
Zora Neale Hurston demiş ki:Karamsar olmak zor değil, zor olan çılgın bir fırtınadan sonra gökkuşağı gibi gülümseyebilmektir. kucaklamaya kollarının yetmeyeceği bir ağaç, bir tohumla başlar. En uzun yolculuklar ise, bir adımla başlar.
Gerçek sevgiler ise bir tebessümle başlar. annem her fırsatta çocuklarına güneşe doğru zıplamalarını öğütlerdi. Güneşe ulaşamazdık ama hiç olmazsa ayaklarımız yerden kesilirdi..

Fobileriniz , takıntılarınız var mı ? Varsa neler ?
Takıntılarım var ama zaman zaman saydım bunları diğer mimlerde mesela ya da normal bir yazımda..Mesela dönem dönem oyun takıntım var, bir şarkıyı yüzlerce kere dinleme takıntım var (1gün içinde), karşımdaki dinlememişse bir de üstüne anlamadım derse bir daha anlatmama takıntım var:), temizlik takıntım var,koku takıntım had safhada, aklıma gelirse eklerim dicem ama dönüp yeniden okuyacak haliniz yok:D

Bir sabah kalktınız ve dünyada hiç bir insan olmadığını öğrendiniz, ne yapardınız?
Neslimizi kurtarmak için üzerime düşen görevi yaparım! (dermişim hahah)
Hiç insan kalmamışsa ben de kalmamış olurum,sap gibi havva ana niyetine kalıcak halim yok,varsa benim kaburga kemiğimden erkek fln olmasın geberene kadar başımı yiyeceğine ben cennet meyveleri yer içer yan gelirim ohh miss..ne absurd soru:p

Dünyayı dolaşmak isteseniz hangi ülkeden başlardınız ? Neden ?
Sen bana turu ver nerden başlarsa başlasın farketmez:)

İtiraf edin prens/prenses e dönüşür diye kaç kurbağa öptünüz ?
Hiç öpmedim dönüşmeyeceğini biliyorum aptalmıyım:p

En son yaşadığınız küçük düşürücü , unutamadığınız olay ?
Farkında olmadan düştüklerim vardır belki..aklıma hiçbir tane bile gelmedi açıkçası. O kadar özenli,dikkatliyim ki çoğu konuda,rezil etmem kendimi (büyük konuşmak istemem ama böyle)

Asla yanınızdan ayırmadığınız 3 şey ?
Bakmasam da duymasam da cep telefonum:), cüzdanım, mp3 üm ve o ara okuduğum kitap.

Hayatınızın bir kitap/ film olmasını isteseydiniz hangi kitap/film olmasını isterdiniz ?
İstersem kendim yazarım ve adını İpekböceği koyarım:) Ve gider bastırırım nedir yani, ay bu da absurd soru başkasının hayatını mı örnek vereceğidim :p

En yakın arkadaşınızın bir uzaylı olduğunu ve sizi ilk denek olarak kendi gezegenine götüreceğini öğrendiniz, ne yapardınız ?
Annemi götürün derim, o  canlarından bezdirir hepsini huhah hem benden daha çok araştırılacak şey var onda bence:)

İsviçreli bilim adamları görünmezlik hapını buldu ve siz bu hapı kullanan ilk kişisiniz. Hapı kullandıktan sonra yapacağınız ilk şey nedir?
Gidip görmeye cesaret edemediğim birinin dibine girer bütün gün izlerdim ya da süre ne kadarsa, hatta ensesine şaplatırdım kızarsam:p (Allah ın tokadı yok derler bir de)

Kendimizi kötü hissettiğimizde yaptığımız şeyler?
Bunu bir önceki mimde kapsamlı olarak yazmıştım.

13 Ağustos 2012 Pazartesi

BU GECE EN HÜZÜNLÜ ŞİİRİ YAZABİLİRİM



Şöyle diyebilirim: gece yıldızla dolu
Ve yıldızlar, masmavi titreşiyor uzakta
Şakıyarak dönüyor gökte gece rüzgarı.

Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim..
Sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara.
Kollarıma aldım bu gece gibi kaç gece
Kaç defa öptüm onu sonsuz göğün altında
Sevdi beni o ben de bir ara onu sevdim,
O durgun, iri gözler sevilmez miydi ama..

Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim..
Yokluğunu düşünüp, yitmesine yanmakla
Duyup geceyi, onsuz daha engin geceyi.
Ota düşen çiy gibi, düşmekle şiir cana
Ne gelir elden, sevgim onu tutamadıysa
Gece yıldız içinde, o yoldaş değil bana
Hepsi bu.. uzaklarda şarkı söylüyor biri.
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
Gözlerim arar onu, yaklaştırmak ister gibi
Yüreğim arar onu, o yoldaş değil bana..

Artık sevmiyorum ya nasıl, nasıl sevmiştim
Sesim arar rüzgarı ulaşmak için ona
Ellere yar olur. öpmemden önceki gibi.
O ses, ışıl ışıl ten ve sonsuz bakışlarla
Artık sevmiyorum ya severim belki yine
Ne uzundur unutuş ah ne kısadır sevda..
Böyle gecelerde kollarıma aldım çünkü
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca

Belki bana verdiği son acıdır bu acı
Belki sana son şiirdir bu yazdığım şiir...

8 Ağustos 2012 Çarşamba

Kötü hissetmem mimi

Tam da cuk oturmuş bu mim,uzun zaman oldu blogları okuyamıyorum,yorum yazamıyorum,yorumlarıma cevap yazmakta gecikiyorum, çünkü kendi bloguma bakamıyorum bile..Bunun için özür dilerim.

Deeptone  mimlemiş beni. Bu kez sadece beni mimlemiş demek isterdim ama değil tabi ki o yüzden okumama rağmen göremedim kendimi:p
Çok teşekkür ederim unutmadığı ve diğer dostlarından ayırmadığı için.

Bu mimi yaparken ben önerdikleri değil şu müziği dinledim, gönderen dostum kimseye verme dediği için upload etmicektim ama neyse:)) Günlerdir aralıksız dinliyorum..
Dilerseniz tıklayın açıklan sayfadan dinleyip indirebilirsiniz.



Mimin konusu kendimizi kötü hissettiğimizde yaptığımız şeyler.

Kendimi kötü hissettiğimde yaptıklarım deep ile aynı, çoğumuzla aynıdır belki de..
Çünkü pek çoğumuzun depresyondan çıkış yoludur kaçmak,gözlerini sımsıkı kapatmak,çocukken yorganın altına saklanırdık ya öyle..gözlerimizi açtığımızda herşeyin rüya olduğunu bittiğini görmeyi umarız, ya da gene aynı dünyaya açacaksam bu dünyada kaybolup gideyim istersiniz..hep yorgun hep uykusuzsunuzdur ,
yani uykunun kucağına bırakırsınız kendinizi..Zaten bunun bilimsel bir açıklamasını da okumuştum beyin uyuşma hissi veren hormonları arttırıyor  bknz
Bir de Sertab der ki:


Sonraa ne yazık ki sürekli bişeyler yeme içme ihtiyacı duyarım hep susuzumdur mesela..sonra da karın ağrısı ve yediklerimden dolayı pişmalık eşlik eder buna..bazen de tam tersi ağzıma lokma koymam kururum:S

Kafamı dağıtmak için sürekli okurum, kitap,gazete,internetten bişeyler,ama tuhaftır ki yazamam (görüldüğü gibi son bir aydır)

Müziğe sığınırım. Ama ruh halim beni daha da göçertecek şarkılara yönlendirir ağlarım ağlarım ve açılmayı umarım (ama arabesk değil tabii ki) bunu yapmamak için mp3ümü takıp uzun uzun yürürm anlatmıştım daha önce birkaç postumda.(oraya tık buraya tık tık yazmıcam korkmayın ama)

Ve münkün olduğu kadar insanlardan uzak olurum,bir damla bile taşırır çabuk sinirlenir,alınır,ters anlar, çabuk ağlar çekilmez biri olurum bunu yaşatmaya hakkım yok kimseye..ama öyle işte..

Farkı alternatiflerde denemişliğim var mesela:)

Biricitin miminde sıra,yarın görüşürüz,esenkalın:)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...