29 Eylül 2017 Cuma

UnutulmuşmuyduN?

Tam unuttum, ya da unutuldum derken -ki hangisi daha kötüdür bu bile kişiden kişiye değişir.
Dayanamaz, unutulan bi biçimde kendini fark ettirme, özletme ihtiyacı duyar ama tam aksi hiiç umurunda olmadığını göstermeye çalışarak.
Karmaşık değil mi? Ama anladınız.
Aklımın çalışma prensiplerine bir hayran bir korkutucu bulan biri vardı. Tezat değil mi?
Bir gün çıldırtıcı biçimde hayranlık duyduğunuz ve karşı koyamadığınız şey ertesi gün kaçırtıyor sizi.
Peki sesinizi nereden duyabileceğin bilen, kendi sesini asla duyurmayan, ama herkesin bilip göremediği biçimde takip edildiğinizi, sesinizin ona gittiğini ve yankısını belli ettiği an
herşey silinir gider.. Pusuda yatmak her zaman sizin izlediğiniz anlamını taşımaz;)
Geçti bitti, dediğiniz şeylerin sonu sizin hiç ummadığınız biçimde hayatınızı mahfedecek kötü bi süpriz ya da tam aksi devam edebilir..Tablo bu, henüz boyası kurumadı ve zaman değil bunu sağlayacak olan. Her an değişebilir renkler ve desen.
Bir yazımda demişim ki:
Kendini gösteremeden öldüreceksiniz bazılarını. Bazen sözler ve yüzler flulaşacak ama bir an bir yerde yine belirecek,  "Hatırlamak en büyük lanet.." diyordu bir filmde yine..ve şu an çalan müziğin melodisinde bir de şiir geldi aklıma;

Bazı filmlerin devamı çekilsin diye sonu mutlu bitmez.Hükmen yeniğiz başlama vuruşum.Tekrar karşılaşalım ve lütfen bu defa şampiyon olalım.Seninle en iyi ağlamayı öğrendik biz, gülmeyi umut ederek.Affetsek birbirimizi, kırıldığımız yerlere çiçek diksek; bir kelebek bir ömür daha yaşar...(!

Neyse çok şey var denecek ama sadece, gördüm, sobe!! demek istiyorum şuanda..
Sana da merhaba:'
Ne gördüğün kadarım ne de bundan fazlası..
Ben de ..
Bazen önünde iki yol vardır, bazense tek. Ama seçim, sadece sana ait değil...

28 Eylül 2017 Perşembe

Misafirhane



İnsan kısmı bir misafirhane, 
Her sabah yeni birisi gelir. 
Bir sevinç, bir bunalım, bir zalimlik, 
Aniden farkına varmak birşeyin, 
Hepsi beklenmedik misafir. 
Hepsini karşılayıp eyle! 
Evini vahşetle süpürüp, 
Bütün mobilyalarını boşaltan
Bir kederler kalabalığı bile gelse. 
Her geleni alnının akıyla misafir et. 
Olur ki yeni bir zevk getirmek için
Boşalttılar evini. 
Karanlık düşünce, utanç ve garez, 
Hepsini gülerek karşıla kapıda
Ve buyur et içeri. 
Minnettar ol her gelene
Kim gelirse gelsin. 
Çünkü bunların her birisi
Öte taraftan bir kılavuz
Olarak gönderildi..

Bunca Yıl

Maviler saçına düşer toprağı kanatır budanır kanatların
anlaşılmaz bunca yıl nasıl rüzgara kapıldığın..
Aşk benim tenimi çalıp korkağı yaratır, ıslanır yanaklarım
anlaşılmaz bunca yıl nasıl nehrine kapıldığım
bunca yıl sen
yaprak gibi dökül kadehe.. uyku gibi dökül gözümden
su gibi yaşa, kar gibi yağ.. "dağ gibi kaç benden"

Hepsi Geçti...

"Durdum.. dinlendim.
Güneşler geçti üzerimden, yağmurlar, rüzgârlar geçti.
Bekledim, günler geçti üzerimden.
Başta saydım bir bir, sonra bıraktım.
Aylar geçti.
Bir başıma düşündüğüm balkonlardan serin, sessiz yaz akşamları geçti. 
Gittim sonra.
Şehirler geçti yanıbaşımdan.
Şehirler dolusu insanlar geçti el sallamadan.
Hepsini sevdim.
Çağırdım.
Ay göründü karşıdan, kuşlar geçti.
İnsan, yalnız gelmeyeceğini bildiğini böyle fazla çağırır dedim,
acılar geçti.
Duruldum.
Yüreği dedim, yumuşak tutmalı her zaman. 
Kurumuş olan kırılır her zaman. 
Ağrılar geçti.
Çoğaldım.
Bir bebek doğdu evde, gülerek uyandı her sabah.
Gözlerim doldu izlerken.
Göbek bağının düştüğü gün, tüm birikmiş üzüntüler geçti.
Öğrendim.
Başkasının yüzüne onu önemsiyormuş gibi bakmanın ayıbını, oyunlar geçti.
Komşular aradılar; öksürüğün nasıl oldu diye, yemek getirdim evde yoktun diye.
Ümitsizlikler geçti.
Sarıldım.
Ailenin, beraberliğin, koşulsuz sevginin gücüne bir kez daha inandım.
Hastalıklar geçti.
Oturup ağladım sonra tüm bu geçip gidenlerin rahatlığından. 
Ağaçlar gibi döktüm kuru yapraklarımı, yenilendim, tazelendim. 
Yeni köklenmiş bir fide gibi berrak, umutlu ve huzurlu şimdi zihnim. 
Ne öfkem kaldı ne özlemim. 
Hepsi geçti. 

Hepsi geçti." 

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...