22 Nisan 2018 Pazar

Kayboldu..

Yaralı dudakların unuttuğu telaşlar çok
kaybeden sokakların koynunda hiçbir masal yok saksıları devir evden yine gir içeri göğsündeki son nefesi bulutlar görmedi ki güçsüz şehirlerin dökülen dişleri gibi baharın gelişini gidenler affetmedi sızlayan günler gibi annesiz denizlerde dalından tutmuş gibi babasız gülüşlerde yeniden sevecek gibi bitmeyen özleminle sen kayboldun, kayboldum..

13 Nisan 2018 Cuma

N’oluyor bana bu aralar bilmiyorum..

Yaşamak mutlulukla bağdaşmıyor. 
Gülmek fiilden öteye gidemiyor. 
Mutsuzum diyemiyorum, sorulardan kaçmak için. 
Kendimden de kaçıyorum. 
Nereye ya da kime bilmiyorum. 
Şarkı dinlemek bile içimden gelmiyor. 
Bilimde buna depresyon diyebilirler ama ben içten mutsuzluk olarak tanımlıyorum. 
Ne geceleri uyuyasım ne de sabahları uyanasım var. 
Yalancı mutluluklarla normal insanlara karışıyorum. 
Ama mutsuzum biliyorum bunu. 
Ve hep hayattan beklentimin az olmasından. 
Yaşama sevi’yi almam ve 
“Sevi’siz olamaz insan.” anlatamıyorum “bencil” insanlara… 
Oysa ne kadar kolay mutlu olmak bir çocuğa. 
Ama biz çocuk değiliz ki artık. 

Yalnızız, kırgınız, umutsuzuz…


8 Nisan 2018 Pazar

Dostça ayrılanlar mı?


Birbirine hiç aşık olmamış insanların işi dostça ayrılmak. 
Ayrılıkların yüz karası. 
Zor değil aslında güneşi hiç birlikte batırmamışsan, salaş bir meyhanede zeki müren eşliğinde rakıya düşmemişsen.
 Kıskançlık duygusu bünyeni sardığında katil olmakla olmamak arasındaki ince çizgide yürümemişsen ..
Dünyadaki en uzak mesafenin aynı yatağa küs yatıp sırtını döndüğünde aradaki yarım metre olduğunu düşünmemişsen ..

Ya mutluluktan göklerde ya sinirden yerlerde olmamış, hiç uçlarda yürümemişsen .
Konuşmaya ne gerek var aslında, ortamdaki insanları birbirine iki bakış atıp bi bıyık altı gülerek kendi aranda eleştirmemişsen her şeyin kusursuz olmasını istediğinden en ufak bir hatada sinir krizinden mütevellit cam kapı indirmemişsen
Telefonla arayıp ulaşamadığında “neyse ya görünce arar nasılsa” gibi anlayış cümlelerini bir kenara atıp “nasıl açmaz ya nerde bu?” diye kafayı yememişsen !
Gecenin bir körü gelen mesaja kalp krizi eşliğinde “kim o” dememişsen ve
“al bak hayatım” cevabıyla yeniden hayata dönmemişsen
Ayrı ayrı tatile çıkmanın dünyanın en saçma aktivitesi olduğunu düşünmemişsen
Tabi dostça ayrılırsın bunların tek birini bile yaşamamış, hissetmemişsen 
Kafanı çevirmek yerine selam bile verirsin sağda solda görünce
Bundan sonrasi için iyi şeyler ister hatta
Mutluluklar falan dilersin,
“bir daha beni sakın arama” deyip belki arar diye telefonu burnuna sokup yatmak yerine
”ne zaman bir şeye ihitiyacın olursa beni ara da dersin ,
“ben her zaman yanındayım” da,
“bu sefer kesin bitti” senin cümlen değildir.
Senin cümlen son derece sakin söylenen bir “bitti”dir ve bu “bitti” karşısında arkadaşlarının söyleyeceği “ya bırak kesin barışırsınız” yerine “aman hayırlısı olsun boşver” dir.
Dostça ayrılıyorsan içine öküz oturmuş gibi değil, sırtından yük kalkmış gibi hissedersin. 
Ne twitterda yazdığı seni komaya sokar, ne instagramda paylaştığı “bak çok eğleniyorum” fotoğrafı. İsterse whatsappta sabaha kadar online olsun bilmezsin çünkü merak etmezsin.
Ne kadar konuşmuş olursan ol keşke şunu da söyleseydim hissiyle yatağında saatte 50 tur dönmezsin. Yazıp sildiklerin ansiklopedi, bir sinirle söylediklerin pişmanlık olmaz.
Dostça ayrılmak güzel iş.
Ortada belki düzelir diye çözülmeyi bekleyen sorunlar olmaz.
Bir adım beklemezsin koşmak için.
Bi gözün toprağa bakıyo gibi gezmezsin en önemlisi.
Ayrılık sonrası için en iyisidir dostça ayrılmak.
Bir "Hoşçakal" yeterlidir
En güzelidir dostça ayrılmak
Sadece elini sıkarsın dişini değil...😒
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...